VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Ramazan KAYA





  • Kurumlar Vergisi Kanunu?nda da kooperatifler, verginin mükelleflerinden biri olarak sayılmışlardır. Kuruluşunda ekonomik olmaktan çok sosyal bir amacın hakim olduğu görülen kooperatiflerin kazançlarının vergiye tabi tutulmasının altında yatan temel gerekçe, ekonomide haksız rekabetin önlenmesidir. Kanun koyucu, bir taraftan yeni Kanunun daha ilk maddesinde kooperatifleri kurumlar vergisi mükellefi olarak belirlerken, diğer taraftan da, bunlardan belirlenen koşulları taşıyanları kurumlar vergisinden muaf tutmuştur. Yapı kooperatifleri açısından KDV kanunu da teşvik amaçlı tedbirler almıştır. Ancak yıllar itibariyle değişikliklere yer verilmiştir. Çalışmamızda bu konulara değinmek ve dağınık olan vergisel hükümleri toparlamaya çalışacağız.

  • Yıllara sari inşaat ve onarım işleri, başladıkları yılda bitmeyip, sonraki yıllara da yayılan inşaat ve onarım işleridir. Gelir Vergisi Kanununun, Kurumlar Vergisi Kanunu açısından da geçerli olan ticari kazançlara ilişkin hükümleri uyarınca ve prensip olarak kazanç tespiti, hesap dönemleri itibarıyla yapılmakla beraber, yıllara sari inşaat ve onarma işlerinde dönem sonu itibariyle hasılat ve maliyetin kesinleşmemesi, kazancın henüz oluşum aşamasında bulunuşu nedeniyle, kazanç tespitinin işin bittiği yıl itibarıyla yapılması esası benimsenmiş ve bu esas GVK?nın 42, 43 ve 44?üncü maddelerinde düzenlenmiştir. Çalışmamız bahsedilen inşaat ve onarım işlerine ilişkin GVK 94. md. ve KVK 15. md. yer alan tevkifatların yapılması ve beyanname üzerinden mahsup veya iadesine ilişkin olup yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde mükelleflerce sıkça yapılan hatalara ve çözümlerine yer verilmiştir.

  • Vergi İncelemesinin yapılma nedeni bilinenin aksine mükelleflerin sadece vergi kaçırmasını engellemek veya ceza ile muhattap kılmak değil Vergi Usul Kanunu 134. Maddesinde belirtildiği üzere “…ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır”. Peki durum böyle iken mükelleflerin vergi incelemelerini olması gereken bir denetleme mekanizması gibi değil de, çoğu zaman cezalandırma yöntemi gibi değerlendirdiğini irdelemek gerektiğini düşünüyoruz. Madem incelemenin amacı; verginin doğruluğunu kontrol, neden mükellef inceleme sürecinde verilen kararların taraflarından biri değil de, genelde kendisini mağdur hisseden ve çoğu kez cezalandırılan taraf olmaktadır. Yani aniden başlanan inceleme sürecinde mükellefe sadece kendini savunma hakkını vermek suretiyle incelemeye taraf olmasını sağlamak yeterli değildir. Bunun ile beraber ne zaman inceleneceği bilgisini paylaşarak kendisini bu duruma hazır hale getirmesini sağlamak mümkün değil midir? Vergide Gönüllü Uyumu dikkate alıp, vergi incelemelerinin habersiz yapılması ne kadar doğru bir yaklaşımdır. Çalışmamızda mükellefin vergi incelemesinin ne zaman yapılacağını bilmesi gerektiğini savunacağız. Bununla beraber mağdur hissetme nedenlerine de değinerek konuya ilişkin öneri sunmaya çalışacağız.

  • Katma Değer Vergisi’nde harcamada yaratılan değerlerin vergilendirilmesi ve vergi mükerrerliğinin önlenmesi ancak mal ve hizmet satanlar ile bu mal ve hizmeti satın alanlar arasında sağlam bir belge düzeninin kurulması ile sağlanabilir. Katma Değer Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunda yer alan düzenlemelerde bu amaca yöneliktir. Ancak indirim mekanizmasının uygulanmasında kanuna yönelik yorum farkları nedeniyle çelişkiler doğabilmektedir.Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belgelerde yer alan KDV’ nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı açısından da durum bu şekildedir. İnceleme elemanlarının konuya yaklaşımı ve konuya ilişkin yorumlarında farklılık görülmektedir. Rapor Değerlendirme Komisyonlarının da konuya ilişkin tam bir mutabakat için de olmadıkları görülmektedir. Bu durum aynı gerekçelerle incelenen mükellefler hakkında farklı yaptırımların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Düzenlenen inceleme raporlarında bu husus açık bir biçimde görülmektedir. Çalışmamızın amacı bu konuda uygulamada yer alan farklılıklara değinmek ve açıklık getirmeye çalışmaktır.