VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettiş Yardımcısı, Hazine ve Maliye Bakanlığı

Ahmet Kürşat DEMİRCİ





  • Bu çalışmada uluslararası piyasalarda yatırımcıların doğru ve karşılaştırılabilir bir şekilde bilgilendirilebilmesi için ülkemizde de yürürlüğe giren ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun hükümlerince de uygulanma zorunluluğu getirilen Türkiye Muhasebe Standartları kapsamında TMS 2 Stoklar standardında yer alan değer düşüklüğü kavramı açıklanmakta ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 274. ve 278. Maddelerinde yer alan değer düşüklüğüne uğrayan stoklara ilişkin yapılacak işlemlerde karşılaştırmalara yer verilmektedir. Yapılan değerlendirmeler sonrasında gerek TMS 2 Stoklar standardı gerekse de 213 sayılı Vergi Usul Kanunun kapsamında yer alan benzerlik ve farklılıklara değinilerek işlemsel ve muhasebesel olarak gösterilmiştir.

  • Vergi hukukunda karşılık konusu 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 288?inci maddesinde düzenlenmiştir. Karşılık konusu 213 sayılı Vergi Usul Kanununda genel olarak düzenlenmiş olduğundan finans sektörünün en büyük aktörlerinden olan bankalar için ayrıca vergi konusunu ilgilendiren özel düzenlemeler de 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile birlikte yürürlüğe girmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre ayrılacak olan karşılıklar genel ve özel karşılıklar olmak üzere iki türlüdür. Ayrıca Bankacılık mevzuatına göre 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yer alan koşulların gerçekleşmesi durumunda da karşılık ayrılabilecektir. Bankacılık Kanunu?nun yanı sıra Karşılıklar Yönetmeliğinde yer alan düzenlemeler de dikkate alınmaktadır. Makalemizde Türkiye?de faaliyette bulunan yerli veya yabancı bankaların karşılık ayırmaları 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu çerçevesinde açıklanmaya çalışılacak ve muhasebe kayıtlarına yer verilecektir.

  • 6637 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeyle, 1 Temmuz 2015 tarihi itibariyle sermaye şirketlerinin yapacakları sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinin kuruluş aşamasında koyacakları nakdi sermaye üzerinden hesaplayacakları faiz tutarının %50?sini kurum kazancından indirebileceklerdir. Bu yeni düzenleme ile şirketlerin kendi özkaynaklarını ve sermaye yapılarını güçlendirmenin yanı sıra dünyada yeni yeni uygulama alanı bulan yeni bir vergi politikası da ortaya çıkmaktadır. Çalışmamızda yürürlüğe giren bu yeni indirim mekanizması açıklanmaya çalışılmıştır.

  • Gelir ve kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacak kâr/zarar tutarını doğrudan etkilediğinden, işletmeler için dönem sonu işlemleri büyük önem taşımaktadır. Ticari alacaklar da işletmeler için ticari kazancın tespitinde ağırlıklı bir öneme sahiptir. Bu açıdan, değerleme, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 258?inci maddesinde, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespiti olarak tanımlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun senede bağlı olan alacak ve borçlara ilişkin reeskont uygulaması konusunda, banka, banker, ve sigorta şirketleri haricindeki mükelleflere ihtiyarilik tanınmıştır. Bu çalışmada, senede bağlı olan alacak ve borçların dönem sonu değerleme işlemleri açıklanmış ve bunlara ilişkin muhase- beleştirme uygulamaları gösterilmiştir.