VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Yeminli Mali Müşavir, E. Vergi Müfettişi

İsmet POLAT





  • Yatırımların teşviki amacıyla başvurulan maliye politikası araçlarından biri de vergisel teşviklerdir. Ülkemizde de uzun yıllar uygulanmış olan yatırım indirimi istisnası bu yöndeki vergisel teşviklerden biridir. Zaman zaman çeşitli tartışmalara yol açan bu müessese 2006 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, mükelleflerin bu müesseseden kaynaklı geçmişten gelen haklarını kullanmaları için yapılan geçici düzenlemeler nedeniyle, istisna halen güncelliğini korumaktadır. Çalışmamızda, yatırım indirimi müessesesinden faydalanma hakkı bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2013 yılı gelirlerinin beyanında göz önünde bulundurmaları gereken hususlar konu edilmiştir.

  • Tebliğ işlemi vergi uygulamalarında önem arz eden bir konudur. Vergi mevzuatı uyarınca tarh işlemi ancak yapılan işlemin tebliği ile hüküm ifade etmektedir. 2018 yılında yapılan yasal değişiklikle MERNİS adresinin de bilinen adreslere dahil edilmesi bu konuyu daha da önemli hale getirmiş ve beraberinde çeşitli sorunların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Çalışmamız 2018 yılında vergi mevzuatına dahil edilen MERNİS adresinde yapılan/ yapılmayan tebliğ işlemlerini konu etmektedir.

  • Yasal dayanağını iYUK'un 27.maddesinden alan ihtirazı kayıtla beyan müessesesinin kapsamı, şartları ve kabulü konusunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu beyanlar üzerine tarh edilen vergilere karşı dava açma süresinin başlangıcı da diğer vergi davalarına göre özellik arz etmektedir. Ancak bu konuda da özel bir düzenleme bulunmamaktadır. ihtirazı kayıtla beyan edilip ödendikten sonra yargı kararına göre iade edilen vergi için Mükellef lehine gecikme faizi uygulanıp uygulanmayacağı konusu öteden beri tartışılmaktadır. Danıştay Yedinci Dairesinin 24.02.2005 tarih ve 2005/237 sayılı kararı da bu açıdan önem arz etmektedir. Yine, 4731 sayılı kanunun 4/c maddesiyle VUK'un 112.maddesine eklenen beşinci bentle, mahkeme kararına göre mükellefe iade edilen verginin yine mahkeme kararına göre geri istenmesi durumunda, iade tarihinden yargı kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizinin hesaplanacağı hükme bağlanmıştı. Bu hüküm de yeni tartışmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. İhtirazı kayıtla beyan müessesesi ve bu müessesenin yukarıda bahsedilen tartışmalar ve Danıştay kararları çerçevesinde irdelenmesi bu yazımızın konusunu te ş kil etmektedir.

  • Takdir komisyonu kararlarına ilişkin yasal düzenlemeler ve vergi dairelerince yapılan başvurular üzerine verilen takdir komisyonu kararlarıyla ilgili olarak uygulamada karşılaşılan sorunlar konusundaki görüş ve önerilerimiz bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir. *

  • Çağdaş vergi sistemlerinin özelliklerinden biriside vergi uyuşmazlıklarının yargı organlarına intikal ettirilmeden idari aşamada çözüme kavuşturulmasıdır. Vergi sistemimizde yer alan vergi hatalarını düzeltme, pişmanlık ve ıslah, vergi cezalarında indirim ve uzlaşma müesseseleri de bu amacın gerçekleştirilmes i ne yönelik uygulamal ardır . Uygulamada sıklıkla karşılaşılması ve vergi idaresi veya mükellefler tarafından yapılan hataların idari yargıda uyuşmazlık konusu yapılm aksızın düzeltilmesinde etkin bir yöntem olmas ı nedeniyle önem arz eden vergi hatalarını düzeltme müessesi bu çalış mamızın konusudur. Bu müessese 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116- 126. maddelerinde dü zenlenmiştir. Ç alışmamız dört bölümden ibarettir. Birinci bölümünde vergi hatalarının düzeltilmesiyle ilgili düzeniemelerin kapsamı ve bir hatanın vergi hatası sayılmasının şartları , ikinci bölümünde vergi hatası türleri, üçüncü bölümünde vergi hatal arının ortaya ç ıkarılmas ı ve vergi hatalarını düzeltmeye yetkili organlar, dördüncü bölümünde ise vergi hatalarını düzeltme usulleri ve vergi hatalarını düzeltmede zamenoşımı süresi konusu ele alınacaktır .

  • Vergi uyuşmazlıklarının, yargı yoluna gidilmeden, idare ile mükellef arasında çözüme kavuşturulması çağdaş vergi sistemlerinin temel özelliklerinden birisidir. Bu amaçla vergi sistemimizde de bazı müesseseler yer almaktadır. Bu müesseseleri, vergi hatalarının düzeltilmesi, pişmanlık ve ıslah , vergi cezalarında indirim ve uzlaşma müessesesi olarak sayabiliriz. Uygulamada çok sık başvurulması nedeniyle vergi idaresi ve mükellefler açısından büyük önem arz eden pişmanlık ve ıslah müessesesi bu çalışmamızın konusudur. Çalışmamızın izleyen bölümlerinde ayrıntılı olarak değinileceği üzere pişmanlık ve ıslah müessesesiyle, mükelleflere, beyan dışı bıraktıkları gelirlerini herhangi bir vergi cezasına maruz kalmadan beyan etme imkanı tanınmaktadır. 1950 yılında 213 Sayılı Vergi Usul Kanununa dahil edilen bu müessese bir yıl sonra yürürlükten kaldırılmış, 1953 yılında tekrar 213 Sayılı VUK'na dahil edilmiştir. O tarihten günümüze kadar kapsamında ve şartlarında çeşitli değişiklikler yapılmış olan pişmanlık ve ıslah müessesesinde en son 29.7.1998 tarih ve 4369 sayılı kanun ile bazı değişiklikler yapılmıştır. Çalışmamızda p i şmanlık ve ıslah müessesesinin hukuksal niteliği , bu müessesenin gerekli olup olmadığ ı, uygulama açısından sakıncaları vb. teorik tartışmalara değinilmeyecek , daha çok mevcut uygulama ele alınacaktır . Çalışmamızın 1. bölümünde pişmanlık ve ıslah müessesesinin tanımı ve kapsamı , 2. bölümünde pişmanl ı k ve ıslah müessesesinden faydalanmanın şartları , 3. bölümünde pişmanlık ve ıslah müessesesinin sonuçları ve 4. bölümünde ise pişmanlık ve ıslah ile ilgili olarak özellik arz eden konular işlenecektir.