VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

vergi müfettişi

RAMAZAN KAYA





  • Enflasyon, insan hayatını yüzyıllardır çeşitli şekillerde etkileyen ekonomik bir olgudur. Bu ekonomik olgunun en yaygın ve basit tanımı fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen sürekli artış olarak bilinmektedir. Dünya ekonomileri için oldukça yüksek tahribat gücü olan enflasyona karşı farklı müdahale yöntemleri bulunmakla birlikte en yaygın kullanılan müdahale yöntemleri para ve maliye politikasıdır. Para politikası ülkelerin merkez bankası tarafından uygulanırken maliye politikaları hükümetlerin aldığı kararlar neticesinde uygulanır. Makalemizde öncelikli olarak ülkemiz için kronik bir sorun haline gelen enflasyonun nedenlerine değinilerek, para politikası uygulanmaksızın uygulanabilecek maliye politikası önerilerimize yer verilecek ve başarı şansı değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Maliye Politikası, Kamu Harcamaları, Genişlemeci Para Politikası, Maliyet Enflasyonu JEL Sınıflandırma Kodları: A20, B21, D11

  • Serbest Bölgeler, bulundukları ülkenin siyasi sınırları içinde yer alan fakat dış ticaret, vergi ve gümrük mevzuatı açısından gümrük hattı dışında sayılan bölgelerdir. Serbest Bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflere sinai ve ticari faaliyetler için ülkede sağlanandan daha geniş muafiyet ve teşvikler tanınmaktadır. Ülkemiz vergi mevzuatının da bu paralelde kurgulanması sonucu bu bölgede faaliyette bulunan mükelleflere birçok vergi istisnası uygulanmaktadır. Bu uygulamaların fazlalığı ve özelliklerinden kaynaklı durumlar nedeniyle özellikle Katma Değer Vergisi açısından birtakım karışıklıklar mevcuttur. Katma Değer Vergisi kanunu açısından sağlanan istisnaların farklı maddelerde farklı şartlara bağlanması karışıklığın artmasına sebebiyet vermektedir. Makalemizin amacı Katma Değer Vergisi açısından karmaşıklığın azaltılmasına katkı sağlamaktır. Anahtar Kelimeler: Serbest Bölge, KDV İstisnası, Nakliye Bedeli. Jel Sınıflandırma Kodları: H20, H21, H25.

  • Anonim veya Limited şirketler; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 194/3’üncü maddesi uyarınca tür değiştirmek sureti ile ticari işletmeye (Şahıs İşletmesine) dönüştürülebilmektedir. Bahsi geçen bu dönüşüm yoğun şekilde başvurulan bir değişim olmamakla beraber son dönemlerde şirketlerin tasfiyeleri nedeniyle katlandıkları maliyetlerin artması ile bu maliyetlerden kaçınmak amacıyla başvurulan bir yol halini almıştır. Mükellefler tarafından mali avantaj olduğu düşüncesi ile kullanılan bu yöntem vergi mevzuat açısından yeterince açık değildir. Bunun yanı sıra söz konusu yöntem makale ve yayınlarda yeterince yer bulamamıştır. Çalışmamız bu açıdan bahsi geçen dönüşümde vergisel yönleri ortaya koymak adına kaleme alınmış olup tasfiye yöntemi olarak kullanılması konusunda da yol gösterici olması açısından değerlendirme yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Sermaye Şirketi, Tasfiye, Şahıs İşletmesi JEL Sınıflandırma Kodları: H20, H21, H25

  • Kurumlar Vergisi Kanunu?nda da kooperatifler, verginin mükelleflerinden biri olarak sayılmışlardır. Kuruluşunda ekonomik olmaktan çok sosyal bir amacın hakim olduğu görülen kooperatiflerin kazançlarının vergiye tabi tutulmasının altında yatan temel gerekçe, ekonomide haksız rekabetin önlenmesidir. Kanun koyucu, bir taraftan yeni Kanunun daha ilk maddesinde kooperatifleri kurumlar vergisi mükellefi olarak belirlerken, diğer taraftan da, bunlardan belirlenen koşulları taşıyanları kurumlar vergisinden muaf tutmuştur. Yapı kooperatifleri açısından KDV kanunu da teşvik amaçlı tedbirler almıştır. Ancak yıllar itibariyle değişikliklere yer verilmiştir. Çalışmamızda bu konulara değinmek ve dağınık olan vergisel hükümleri toparlamaya çalışacağız.

  • Vergi İncelemesinin yapılma nedeni bilinenin aksine mükelleflerin sadece vergi kaçırmasını engellemek veya ceza ile muhattap kılmak değil Vergi Usul Kanunu 134. Maddesinde belirtildiği üzere “…ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır”. Peki durum böyle iken mükelleflerin vergi incelemelerini olması gereken bir denetleme mekanizması gibi değil de, çoğu zaman cezalandırma yöntemi gibi değerlendirdiğini irdelemek gerektiğini düşünüyoruz. Madem incelemenin amacı; verginin doğruluğunu kontrol, neden mükellef inceleme sürecinde verilen kararların taraflarından biri değil de, genelde kendisini mağdur hisseden ve çoğu kez cezalandırılan taraf olmaktadır. Yani aniden başlanan inceleme sürecinde mükellefe sadece kendini savunma hakkını vermek suretiyle incelemeye taraf olmasını sağlamak yeterli değildir. Bunun ile beraber ne zaman inceleneceği bilgisini paylaşarak kendisini bu duruma hazır hale getirmesini sağlamak mümkün değil midir? Vergide Gönüllü Uyumu dikkate alıp, vergi incelemelerinin habersiz yapılması ne kadar doğru bir yaklaşımdır. Çalışmamızda mükellefin vergi incelemesinin ne zaman yapılacağını bilmesi gerektiğini savunacağız. Bununla beraber mağdur hissetme nedenlerine de değinerek konuya ilişkin öneri sunmaya çalışacağız.

  • Ülkemizde de dünyanın birçok yerinde olduğu gibi spor müsabakaları, özellikle de futbol ve basketbol oldukça popülerdir. Bu kapsamda spor kulüpleri de bu popülerliği canlı tutabilmek ve sportif başarı elde etmek adına birçok sporcu transfer etmekte ve ciddi maliyetler yüklenmekteler. Bu kapsamda gerçekleştirilen transferlerin neredeyse tamamı döviz olarak yapılmaktadır. Bu durumda zaten iyi finansal göstergeleri olmayan kulüplerin sadece kur farkları nedeniyle bile yıldan yıla borç yüklerinin artmasına sebep olmakta ve sportif başarı hayali finansal başarısızlıklara kurban edilmektedir. Bu kapsamda çalışmamızda bazı kanuni değişiklikler ile kulüplerin daha öngörülebilir finansal tablolar edinmelerinin mümkün olduğuna değinmeye ve çözüm önerileri sunmaya çalışacağız.

  • Katma Değer Vergisi’nde harcamada yaratılan değerlerin vergilendirilmesi ve vergi mükerrerliğinin önlenmesi ancak mal ve hizmet satanlar ile bu mal ve hizmeti satın alanlar arasında sağlam bir belge düzeninin kurulması ile sağlanabilir. Katma Değer Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunda yer alan düzenlemelerde bu amaca yöneliktir. Ancak indirim mekanizmasının uygulanmasında kanuna yönelik yorum farkları nedeniyle çelişkiler doğabilmektedir.Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belgelerde yer alan KDV’ nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı açısından da durum bu şekildedir. İnceleme elemanlarının konuya yaklaşımı ve konuya ilişkin yorumlarında farklılık görülmektedir. Rapor Değerlendirme Komisyonlarının da konuya ilişkin tam bir mutabakat için de olmadıkları görülmektedir. Bu durum aynı gerekçelerle incelenen mükellefler hakkında farklı yaptırımların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Düzenlenen inceleme raporlarında bu husus açık bir biçimde görülmektedir. Çalışmamızın amacı bu konuda uygulamada yer alan farklılıklara değinmek ve açıklık getirmeye çalışmaktır.