VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

ŞAKİR VEZİROĞLU





  • Türkiye’de muhasebeye dayalı beyan usulünü benimseyen vergilerin kabul edildiği 1920’li yıllardan bu yana vergi denetimi oranlarının düşüklüğü ve denetim elemanı sayısının yetersizliği vergi denetimi geçmişimizin önemli konularındandır. Devletin vergi denetimi konusundaki ağır yükünün hafifletilmesi amacıyla süreç içinde bazı uygulamalar denenmiş olmakla birlikte 3568 sayılı kanunun kabulü ile tasdik yetkisi ile donatılmış yeminli mali müşavirlik mesleğinden yararlanma anlayışı benimsenmiştir. Ancak mesleğin uygulamasında özellikle tasdik denetiminin işlevini olumsuz etkileyebilecek Yeminli Mali Müşavirler tarafından da dile getirilen çeşitli aksaklıkların bulunduğu gözlemlenmektedir. Mesleğin işleyişine ilişkin aksaklıklar ile tasdik denetiminin mahiyeti birlikte değerlendirildiğinde tasdik yetkisinin paylaşılabilir bir yetki olup olmadığı hususu değerlendirmeye değer bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır

  • Türkiye’de muhasebecilik mesleğinin belirli bir standarda kavuşturulması, mükellef ile kamu idaresi arasında köprü kurulması ve mükellef ile devlet bakımından işbirliği ve güven ortamının sağlanması gerekçesiyle kabul edilen 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ile ihdas edilen meslek unvanlarından biri olan Yeminli Mali Müşavirlik Müessesesi 1989 yılından bu yana Türk vergi denetimine ilişkin bazı yetkilerin paylaşıldığı bir birim olarak varlığını sürdürmektedir. Tali nitelikli, vergi denetimine yardımcı bir unsur olarak ihdas edilen yeminli mali müşavirlik müessesine tanınan yetkilere ve pratik uygulamalara bakıldığında, bazı hususlarda kamu vergi denetimini gölgede bırakacak cazip bir yapının ortaya çıktığı görülebilecektir. Vergi denetiminde etkinlik unsuru dikkate alındığında yeminli mali müşavirlik mesleğinin vergi denetim elemanları ve dolaylı olarak vergi denetimi üzerinde bıraktığı etki önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

  • “1/926” esas numaralı “Katma Değer Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” 7104 sayılı Kanun numarası ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tasarının esas numarası ilginç bir tevafuka işaret ediyor. Bu esas numarası bizi 1926 yılına götürmektedir. Yazımızın konusu, 1926 yılında kabul edilen 735 sayılı Umumi İstihlak Vergisi Hakkında Kanun’da yapılan bir değişiklik ile 3065 sayılı KDV Kanununu değiştiren 7104 sayılı Kanunda yer verilen “hâsılat esaslı vergileme” konusundaki değişiklik arasında bağlantı kurarak, her iki değişikliğin gerekçelerini karşılaştırmak ve tarihi tecrübenin bize neler söylediğini ortaya koymaktır.