Neslihan iÇTEN iNCE 2009/10 0
Bu makalemizde; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nda tanımlanmış olan teslim, teslim sayılan haller ile hizmet, hizmet sayılan haller üzerinde durulacaktır.
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.
Makale hakkında yorum yapmak isterseniz alt kısımdaki yorum alanını kullanınız.
Tam mükellef bir sermaye şirketi veya sermaye şirketi niteliğindeki yabancı bir kurumun Türkiye’deki işyeri ya da daimi temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile bilançoda yer alan ve en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçının mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak konulması kısmi bölünme olarak kabul edilmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19/3-b maddesine göre gerçekleşen bölünme işlemlerinden doğan karlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir. KVK’nın gerekçesinde; kısmi bölünme işleminin vergisiz olarak yapılmasına olanak sağlanarak, işletmelerin daha etkin ve verimli çalışmalarının ve böylelikle aynı şirket bünyesinde yürütülen birden çok hizmet veya üretim faaliyetinin ayrıştırılarak, yeni oluşturulacak işletmelerin belli alanlarda yoğunlaşarak uzmanlaşmasının, verimli ve kârlı kuruluşlar haline getirilebilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir. Buna göre, şirket sermaye yapısını güçlendirmek amacına, yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve karlılığı artırmaya ve belli alanlarda yoğunlaşarak ihtisaslaşmanın gerçekleşmesine hizmet etmeyen devir işlemlerini kısmi bölünme kapsamında değerlendirmek mümkün değildir.
VUK'un 324. maddesine göre, alacaklının alacağından vazgeçmesi üzerine borçlu, defterlerinde özel bir karşılık hesabı açıp üç yıl içinde çıkacak zararla mahsup edilmek üzere bu alacağı (borcu) takip edecektir. Bu sürede mahsup edilmeyen karşılık kar hesabına alınacaktır. Alacağın vazgeçildiği işletme bünyesinde, bekleme süresi içerisinde doğan zarar, öncelikle karşılık hesabına alınmış olan vazgeçilen alacaktan mahsup edilecektir. Geçmiş yıl zararları ise kaynağı ne olursa olsun üç yıllık bekleme süresi içinde vazgeçilen alacaktan yani karşılık hesabından mahsup edilemeyecektir.
Dernekler, kazanç paylaşma amacı dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak sosyal bir amacı gerçekleştirmek üzere şahıs topluluğu şeklinde, vakıflar ise gerçek veya tüzel kişilerce bir malın belli bir amaca tahsis edilmek üzere mal topluluğu şeklinde kurulmaktadır. KVK?nın 1. maddesinde kazançları bu kanuna göre kurumlar vergisine tabi tutulacak mükellef gruplarına yer verilmiştir. Söz konusu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendine göre, dernek veya vakıflar tüzel kişiliği itibariyle kurumlar vergisinin konusu dışında olup, dernek veya vakıfların devamlılık arz eden ticari, sınai veya zirai nitelikte diğer bir ifadeyle bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifası gibi bir faaliyetinin bulunması halinde bu faaliyetler nedeniyle oluşacak iktisadi işletmeler nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir.