Düzenleyenin (keşidecinin), belirli bir meblağın ödenmesi hususunda hesabının bulunduğu bankaya (muhatap) yetki vererek kendisinin belirlediği kişiye (lehdar) ödeme yapılmasını istemesi "çek" aracılığıyla gerçekleştirilmededir. Bu yönüyle çek bir ödeme aracıdır ve diğer kambiyo senetleri gibi kredi fonksiyonuna sahip değildir. Düzenlenen belgenin ticaret kanunu çerçevesinde çek niteliği taşıyabilmesi için çek kelimesini, kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi hususunu, ödeme yerini, ödeyenin (muhatabın) ad ve soyadını, keşide gününü ve yerini ve keşidecinin imzasını içermesi gerekmektedir.
6762 sayılı Ticaret Kanununa göre çek görüldüğünde ödenir ve buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Ancak 5838 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18. maddesiyle 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi Ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanuna geçici 2. madde eklenmiştir. Bu maddede, "31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir." hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile çeklere belli bir süreyle vade getirilmiş ve çeklerin keşide gününden önce bankalara ibrazı önlenmiştir. Ancak uygulamada, bu çeklere reeskont ayrılıp ayrılamayacağı konusunda tereddütler oluşturmuştur.
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.