Tüzel kişiler, şirketin kendiliğinden feshini gerektiren nedenler (şirket amacının elde edilmesi, birleşme vb.), iradi fesih nedenleri (genel kurul tarafından şirketin feshine karar verilmesi vb.) ve şirketin mahkeme kararıyla feshini gerektiren nedenler (şirket alacaklılarının talebi vb.) ile infisah eder veya feshedilirler. Tüzel kişiliği haiz olan kurumlar da bu şekilde sona ereceklerdir. Sona eren şirket; diğer bir şirketle birleşme, devir alınma vb. haller hariç tasfiye haline girer. Tasfiye, sözlük anlamı olarak; bir ticaret kuruluşunun batması , kapanması vb. sebepler
üzerine hesapların kesilmesi, alacaklılara, ortada kalan mal ve paradan payiarına düşen miktarın verilmesi, likidasyonı demektir. Vergi hukuku açısından ise tasfiye, kurum tüzel kişiliğinin sona erdirilmesi amacıyla
borçların ödenmesi, alacakların tahsil edilmesi ve varlıkların ortaklara dağıttimasını ifade eder? Bu nedenle tasfiye kavramı, vergi hukuku yönünden kurumlar vergisi mükelleflerinin vergi mükellefiyetierinin sona ermesi çerçevesinde ele alınması gereken bir kavramdır . Bilindiği üzere 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu, 21.06.2006 gün ve 26205 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yazımızın konusunu, yeni Kurumlar Vergisi Kanun'unda yer alan tasfiye hükümlerinin, eski Kurumlar Vergisi Kanun'unda yer alan hükümlerle karşılaştırmalı olarak açıklanması oluşturmaktadır.
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.