Üretim ve ticaretin ulusal sınırları aşan bir düzeye eriştiği küresel dünya, ihracatçıları dış pazarlarda sürekli olarak kaliteyi iyileştirecek ve fiyatları düşürecek üretim yöntemleri, pazarlama yönetimleri veya satış stratejileri geliştirmeye zorlamaktadır. Bu yöntemlerden biri olan ihracatın ülke ekonomileri üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle, sürekli teşvik kapsamına alınmakta ve desteklenmektedir. Bu kapsamda ihracat istisnası Özel Tüketim Vergisi Kanunu?nun 5?inci maddesinde yer bulmuştur. Özel Tüketim Vergisi Kanunu?na ekli (I) sayılı listede yer alan mallarda ihracat istisnasına ilişkin düzenlemeler Katma Değer Vergisi Kanu- nu?ndaki düzenlemelere benzerlikler göstermekle birlikte uygulamada bir takım farklılıklar bulunmaktadır. Ayrıca (I) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği ile ihracat istisnasına ilişkin olarak daha öncesinde yürürlüğe girmiş olan tebliğlerden farklı bir takım düzenlemelerde bulunulmuştur.
İşletmelerde bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerden mütemmim cüz ve teferruatların değerlemesi ve amortismana tabi tutulması konusunda tartışmalı hususlar bulunmaktadır. Bu çalışmamızda mütemmim cüzlerin ve teferruatların nasıl değerlenmesi ve amortismana tabi tutulması gerektiği konusu çıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.
Ülkemizde miras yoluyla arsa edinimi çok sık karşılanan bir durumdur. Söz konusu arsalar kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile inşa edilecek eş değerde daire/işyeri ile trampa edilebilmektedir. Bu çalışmamızda, Gelir Vergisi açısından edinilen dairelerin/işyerlerin satılması işleminin değer artış kazancı olarak vergilendirilip vergilendirilmemesi gerektiği üzerinde durulmuştur.
01.07.2003 tarih ve 2003/5868 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 1'inci maddesi ile deniz filomuzun güçlenmesi amaçlanmıştır. Türk Uluslararası Gemi Siciline ve Milli Gemi Siciline kayıtlı, kabotaj hattında münhasıran yük ve yolcu taşıyan gemilere, ticari yatlara, hizmet ve balıkçı gemilerine, miktarı her geminin teknik özelliklerine göre tespit edilmek ve bu akaryakıtı kullanacak geminin jurnaline işlenmek kaydıyla, verilecek akaryakıtın özel tüketim vergisi tutarının sıfıra indirilmesi uygulaması getirilmiştir. Bu çalışmada, söz konusu uygulamadan yararlanma şartlarının neler olduğu, nasıl uygulanacağı, denetimi üzerinde durulmuştur.
Bu makalede, 01.01.2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 41'inci maddesine ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 11'inci maddesine eklenen finansman gider kısıtlaması uygulamasına yer verilmiştir. Ayrıca finansman gider kısıtlaması ile ilgili olarak vergi idaresince açıklığa kavuşturulması gereken hususlar üzerinde durulmuştur.
Bu makalede, bir ülke açısından yatırımların en önemlisi ve en verimlisi olan eğitim ve öğretime yönelik vergi mükellefleri tarafından verilen karşılıksız yardımların vergi kanunları karşısındaki durumundan bahsedilmiştir. Vergi mükellefleri tarafından verilen karşılıksız yardımların (bursların) ücret olup olmadığı, gider yazılıp yazılamayacağı konusu durum ve şartlar halinde ele alınmıştır. Ayrıca özel sektörün eğitime vereceği desteğin en önemli kalemini oluşturan burs uygulamasının vergi mevzuatı yönünden derli toplu olarak bir yasal düzenleme altına alınması ve özel sektörün eğitime vereceği desteği teşvik edecek yeni düzenlemelere de yer verilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.
Makalemizde ölüm halinde geride kalan mirasçıların, vergisel yükümlülükleri ve sorumlukları; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Mesleki Teşekkül, Nüfus İdaresi, Ticaret Odası gibi kurumlar açısından yükümlülükleri ele alınarak değerlendirilmiştir.
13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. Bu Kanununa göre kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile benzer nitelikteki yabancı kurumlar sermaye şirketidir. Ticaret şirketleri, kuruluş işlemlerine başlarken belli bir amaç doğrultusunda ana sözleşmelerini hazırlar, bu durumu tescil/ilan ettirerek tüzel kişilik kazanır ve faaliyetlerine başlarlar. Temelde kazanç sağlama amacı ile kurulan ticaret şirketlerinin sona ermeleri (tasfiyesi); infisah ve fesih olarak iki şekilde gerçekleşmektedir. Bu iki durumun sonucunda ise şirketler tasfiye sürecine girmektedir. İnfisah; yasada veya esas sözleşmede öngörülen sebeplerden birinin gerçekleşmesi ile, herhangi bir karar alınmasına veya itibarda bulunulmasına gerek olmaksızın şirketin kendiliğinden sona ermesidir. Fesih; yasada veya esas sözleşmede yer alan sebeplerden birine dayanarak bu yetkiye sahip olanlar tarafından şirketin sona erdirilmesidir.
Bu çalışmada Katma Değer Vergisi Kanunu açısından kısmi sorumluluk gerektiren hizmetler, bunların yasal dayanakları, yapılan yeni düzenlemeler ve karşılaşılabilecek özel durumlar açıklanmaya çalışılacaktır.