Başta Anayasa (MD 128} olmak üzere, Türk Ceza Kanunu (MD 279), 4483 sayılı Kanun (MD 2) ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda (MD 4), Devlet Memuru kavramının - doğrudan veya dolaylı- tanım ve kapsamına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Genel anlamda, "kamu hizmetlerinin ifasıyla yükümlü kamu görevlisi" olarak tanımlanan devlet memuru kendisine yüklenen bu kamu görevi sıfatını yerine getirirken kanun, tüzük, yönetmelik, genelgeler ve sair mevzuat hükümlerine bağlı kalması halinde kamu güvencesi ile teminat altına alınmıştır. Ancak yukarıda saydığımız bağlayıcı hukuk kurallarına aykırı eylem ve davranışlarının da eylemin türüne göre adli veya idari soruşturmalar kapsamında ceza-i müeyyideler ile cezalandırılması kaçınılmazdır. Memurlar, görevleri dolayısıyla hukuk düzeninin öngördüğü bağlayıcı hükümlerine aykırı eylemleri istisnai düzenlemeler hariç esas itibariyle 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında belirtilen soruşturma usulüne tabidirler. Ancak, memurların işledikleri bazı suçlar, taşıdıkları önem ve özellikleri gereği ayrı bir soruşturma usulüne tabi tutulmuşlardır. işte bu bağlamda 14.9.1990 tarihinde yürürlüğe giren 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu yürürlüğe girmiş ve bu kanunda sayılan suçların özel bir düzenlemeyle ayrı bir soruşturma usulüne tabi olması sağlanmıştır. Sözkonusu kanun kapsamında soruşturulacak memur suçlarının ayrı bir soruşturma usulüne tabi tutulmasındaki temel amaç, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadelede etkinliğin süratle sağlanması , kamu düzenini, toplumsal ahlakı bozucu, devlet sosyal ve ekonomik yapısını zedeleyici suçların zaman kaybetmeksizin ivedi ile sonuçlandırılabilmesidir.