Bilgi toplumu olarak adlandırılan çağımızda uluslararası ekonomik rekabetin de artması ile ülkelerin kalkınmasında itici güç olan sanayi sektöründe araştırma geliştirme faaliyetlerinin desteklemesini gerekli kılmaktadır. Ülkemizde 2001 yılında teknokentlerin kurulmasının ardından 2004 yılında buralarda gerçekleştirilen araştırma geliştirme faaliyetlerinden elde edilen kazançlara istisna getirilmiştir. 2004 yılında yine kurumlar vergisi kanununda yapılan değişiklik ile araştırma geliştirme harcamalarının %40 oranında hesaplanacak Ar-Ge indiriminin kurum kazancından indirme imkânı sağlanmıştır. 2008 yılında yürürlüğe giren Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile paralel olarak kurumlar vergisi kanunda yapılan değişiklik ile Ar-Ge harcamalarının tamamının kurum kazancından indirilebilmesi sağlanmıştır. Üretimde araştırma geliştirme faaliyetlerinin öneminin giderek artmasına paralel olarak Ülkemizde de 2001 yılından itibaren yasal mevzuat ve düzenlemelerle vergisel teşviklerin kapsamının genişletilmesi ile işletmelerin katlanmak zorunda oldukları maliyetler devlet tarafından azaltılmaktadır. Mükellefler Ar-Ge faaliyetleri nedeniyle katlandıkları Ar-Ge harcamalarını 4691 sayılı Yasa, 5746 sayılı Yasa ve 5520 sayılı Yasada belirtilen hükümler çerçevesinde giderleştirebilmekte- dirler. Anılan kanun hükümleri arasında vergisel avantajlar yönünden farklılıklar olup mükelleflerin Ar-Ge harcamalarını şartlarını taşıdıkları kanun hükümlerine göre kurum kazancından indirmeleri gerekmekte ve diğer kanun hükümlerinden ayrıca (mükerrer bir şekilde) faydalanma hakları bulunmamaktadır.