VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Rızkullah ÇETİN





  • Özel Öğretim Kurumlan öğrenim gören öğrenci sayısının yüzde üçünden az olmamak üzere ücretsiz öğrenci okutmakla yükümlüdür. Ayrıca ders ya da sınavlardaki başarıları veya bilim, kültür, sanat, spor ve benzeri alanlardaki başarılarından veya maddi imkânsızlıklarından dolayı öğrenci ve kursiyerlere karşılıksız olarak burs verebilirler. Özel öğretim kurumlarında bedelsiz veya burslu olarak öğrenci okutulması halinde, bu öğrenciler için yapılan harcamalar Maliye Bakanlığınca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40?ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler olarak değerlendirilmektedir. Özel öğretim kurumları tarafından ücretsiz/burslu okutulan öğrencilere ilişkin olarak düzenlenecek faturalara, ?Ücretsiz/Burslu okutulan öğrenci? şerhi konulması gerekmektedir.

  • Finansal raporlamanın amacı, mevcut ve potansiyel yatırımcılara, borç verenlere ve kredi veren diğer taraflara, raporlayan işletmeye kaynak sağlama kararlarını verirken faydalı olacak finansal bilgiyi sağlamaktır. Bu kullanıcılar tarafından alınan kararlar, özkaynağa dayalı finansal araçların ve borçlanma araçlarının satın alınması, satılması veya elde tutulması kararları ile kredi ve benzerlerinin sağlanması ya da ödenmesi kararlarını içerir. Ülkemizde bu amaçları gerçekleştirmek için yeni adı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından uluslararası finansal raporlama standartlarıyla uyumlu olacak şekilde TMS (Türkiye Muhasebe Standardı) ve TFRS (Türkiye Finansal Raporlama Standardı) standartları belirlenerek işletmelerin ve bu standartlardan faydalanacak olanların bilgisine sunulmuştur. Bu standartlarda düzenlenecek olan finansal tablolar sayılarak, bu tabloların düzenlenme esasları ve muhasebe işlemlerine ilişkin standartları belirlenmiştir.

  • Borsa İstanbul AŞ. (BİST) 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 138'inci maddesi ile kurulmuştur. Maddenin 6'ncı fıkrası ile de BİST'in esas sözleşmenin tescil ve ilanını müteakip sermayenin belirli bir kısmının ortaklarına bedelsiz olarak devredilebileceği hüküm altına alınmıştır. BİST tarafından üyelerine bedelsiz pay verme işlemi özel bir düzenleme ile yasadan kaynaklanmakta olup, bu işlemin vergilendirilmesi özellik arz etmektedir. BİST ortaklarınca bedelsiz alınan payların itibari değeri üzerinden kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilmesi gerekmekte olup, ayrıca bu işlem dolayısıyla BİST lehine herhangi bir para kalmadığından işlemin BSMV'ye tabi tutulmaması gerekmektedir.

  • Vergi hukukumuzda yer alan uzlaşma kavramını, mükellefle idare arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların, yargı yoluna başvurmadan önce, taraflarca konuşulup görüşülerek giderilmesi, yani verginin ya da cezanın miktarı konusunda, iki taraf arasında uyuşma sağlanarak, anlaşmazlığın çözümlenmesi olarak tanımlayabiliriz. Vergi Usul Kanunu'nun Ek 1'inci maddesi uyarınca İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen Mahalli İdareler Uzlaşma Yönetmeliği'ne göre belediyelerce ikmalen, re'sen, idarece tarh ve tebliğ edilen vergi, resim ve harçlar ile bunlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezaları (usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ile Vergi Usul Kanunu'nun 344'üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ceza hariç) uzlaşma konusu yapılabilecektir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde tarh ve tebliğ edilmiş olan vergi ve ceza, uzlaşılan vergi miktarına göre düzeltilir. Uzlaşma üzerine tahakkuk ettirilen vergiler ve bu vergilere ilişkin hesaplanan gecikme faizleri ile cezanın vadesinde ödenmemesi uzlaşmayı geçersiz kılmaz, üzerinde uzlaşılan borç tutarı üzerinden belediyece takibat yapılır.

  • Döviz cinsinden yapılan ticari işlemler, kurlardaki hareketlilik nedeniyle risk barındırmaktadır. Vadeli satış işlemlerinde, satışın yapıldığı tarih ile bedelin ödendiği ya da tahsil edildiği tarih arasındaki kurlarda değişiklik bulunması durumunda, alıcı ya da satıcı lehine kur farkı doğmaktadır. Maliye bakanlığı kur farklarının esas itibariyle vade farkı mahiyetinde olduğundan, lehe kur farkı doğan tarafın karşı tarafa fatura düzenleyerek teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplaması gerektiği görüşündedir. Ancak vadeli satış işlemi, KDV'nin konusuna girmez ya da KDV'den istisna bir işlem ise bu işlemlerden doğan kur farkı üzerinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Anahtar Kelimeler: Kur farkı, döviz, vadeli satış, matrah

  • Mükellefler tarafından iktisap edilerek defter kayıtlarına geçirilen, değerleme gününde envantere dahil olan ve kullanılma şartı aranmaksızın kullanılmaya hazır halde bulunan iktisadi kıymetlere amortisman ayrılabilecektir. İktisadî kıymetlere Maliye Bakanlığının tespit ve ilân ettiği oranlar üzerinden amortisman ayrılabilecektir. İlân edilen oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınmıştır. İktisadi kıymetlere amortisman ayırma uygulaması ihtiyari olmakla birlikte, herhangi bir yıl amortisman ayrılmaması nedeniyle ayrılmayan yıla ait amortisman tutarı, sonraki yıllarda itfa edilemez, edildiği taktirde bu tutar kanunen kabul edilmeyen gider olarak kurum kazancına ilave edilecektir.

  • 6102 Sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu* 1 ile ticaret hayatında bir çok yenilik yapılmıştır.Bu yenilikler ticaret hayatını ve ticaret yapanları etkilediği gibi şirketlerin işleyişini ve yapısını da değiştirmiştir.Eski Türk Ticaret Kanunu'nda limited şirket kurulabilmesi için asgari iki kişi ve 5.000 TL sermaye gerekliyken yeni Ticaret Kanunu ile esas sermeye 10.000 TL'ye çıkarılarak, tek kişiyle de limited şirket kurulabilmesi mümkün hale gelmiştir.Genellikle ülkemizdeki limited şirketler iki kişilik aile şirketi olarak kurulmakta olup, ikinci ortak olarak eş, ana, baba, kardeş gibi asıl ortağa yakınlığı ile bilinen bir kişi seçilmektedir. Ancak şirketin mali sıkıntıya girerek vergi cezalarıyla karşı karşıya kalması halinde şirket ortağı olarak da sorumluluk doğmaktadır.6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'un 35 inci maddesinde;" Limited şirket ortakları,şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar." hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla yapılan bu yeni düzenlemeyle de şirket kurmak için ortak aramak zorunda kalınmayacak ve vergisel sorumluluk tek kişi üzerinde kalacaktır. Bu yazımızda da limited şirketlerde ortak sayısının bire düşürülmesi ya da tek ortaklı şirket statüsüne geçiş için yapılması gerekenler ile payını devreden ortağın vergisel açıdan sorumluluklarının açıklanması irdelenecektir.

  • 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında; "Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere vergi alacağını güvence altına almak amacıyla düzenlenen bu madde, sadece ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlar için öngörülmemiş olup, Maliye Bakanlığı'nın, gerekli gördüğü diğer hallerde de verginin ödenmesinden işleme taraf olanları sorumlu tutabileceği belirtilmektedir. Söz konusu madde de belirtilen "işleme taraf olanlardan" kasıt ise, kendilerine mal teslim edilen veya hizmet ifa edilen kişi ve kurumların anlaşılması gerekmektedir. 117 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği1 ile KDV tevkifat uygulaması tek tebliğ halinde düzenlenmiş olup, tevkifat uygulaması açıklanarak, bu konuda yayımlanan önceki tebliğ hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Bu çalışmamızda söz konusu tebliğ çerçevesinde tam tevkifat uygulamasının kapsamı, muhasebeleştirilmesi ve yapılan yeni düzenlemeler irdelenecektir.