Gelir Vergisi Kanunu'nun (GVK) 37'nci maddesine göre ticari ve sınai faaliyetlerden elde edilen kazançların ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirileceği belirtilmiş olup, Mezkur Kanunu'nun 9'uncu maddesindeki genel ve özel şartları taşıyan mükelleflere aynı zamanda vergi muafiyeti getirilmiştir. Diğer yandan, gerek GVK da gerekse de diğer kanunlarda ticari kazanç elde eden mükelleflerin kanunlarda belirtilen kazançlarına ilişkin istisna hükümleri de bulunmaktadır.
Girişim sermayesi, yaratıcı fikirleri olan ancak finansal gücü yeterli olmayan girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmeyi amaçlayan bir yatırım finansman biçimidir. Bir başka deyişle girişim sermayesi, fon fazlasına sahip yatırımcıların, gelişme potansiyeli yüksek olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşumu ve faaliyete geçmesi için yaptıkları uzun vadeli bir yatırım olarak ifade edilebilir. Girişim sermayesi yatırım ortaklıkları SPK tebliği ile özel düzenlemeye tabi tutulmuştur. Girişim sermayesi yatırım fonları ise yatırım fonlarının tabi olduğu genel hükümlere tabidir. Bu yatırım fon ve ortaklıklarının kazançları hali hazırda kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. 6322 sayılı Yasa ile girişim sermayesi yatırım fon ve ortaklıklarının teşvik edilmesi amacıyla çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu teşvikler özetle, söz konusu yatırım fon ve ortaklıklarına sermaye olarak katılımına ve bu fonlardan elde edilen iştirak kazançlarına yönelik teşviklerdir.
Finansal kiralama uygulaması (Leasing), hukuk literatürümüze ilk olarak 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu' ile girmiştir. 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununda finansal kiralamanın tanımı yapılmamış olmakla birlikte finansal kiralama sözleşmesi; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şartıyla kira bedeli karşılığında kiracıya bırakmasını öngören bir sözleşme olarak tanımlanmıştır. Finansal kiralamaya ilişkin esas hükümler 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununda düzenlenmiş olmakla beraber vergisel açıdan finansal kiralamaya ilişkin değerleme hükümleri 4842 sayılı Yasa ile Vergi Usul Kanununa eklenen mükerrer 290'ıncı maddede yer almaktadır. Vergi Usul Kanunundaki hükümler Finansal Kiralama Kanunundan bağımsızdır. Yani, Finansal Kiralama Kanununa göre finansal kiralama sayılan kiralama işlemi Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre finansal kiralama sayılmayabilir. Dolayısıyla VUK değerleme hükümleri açısından bir alacağın finansal kiralamadan kaynaklanan alacak olarak değerlenmesi için söz konusu alacağı doğuran işlemin mutlaka Finansal Kiralama Kanununa tabi olması gerekmemektedir. Bu nedenle, yapılan bir finansal kiralama işlemine ilişkin VUK'un mükerrer 290'ıncı maddesinin uygulanabilmesi için aşağıda belirteceğimiz şartlardan en az birisinin olması yeterlidir.