01.01.1985 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde "Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) " kurulmuştur. Bankalar, katılım bankaları ve gümrük idareleri tarafından tahsil edilen Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintileri, 01.01.1985-31.12.2001 tarihleri arasında T.C. Merkez Bankası Ankara Şubesi nezdinde kurulan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu'na yatırılırken, 01.01.2002 tarihinden itibaren, T.C. Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'nün 14.02.2002 tarihinde yayımlanan 2002/4 Sıra Numaralı Uygulama İç Genelgesi gereği bağlı bulundukları vergi dairelerine yatırmaktadırlar.
Vergi kanunlarının yorumunda amaç, kanun koyucunun gerçek iradesini meydana çıkartmak ve bunu adalet ilkelerine, günün koşullarına mantığa en uygun bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlayabilmek olacağı için; yorum, bir müessese- nin örneğin vergi idaresinin veya mükellefin yararına en uygun çözüm şeklini bulup çıkartmak değil kanun koyucunun gerçek iradesini ortaya koymak olmalıdır. Yani sadece devlet lehine gerçekleştirilecek veya mükellefler arasındaki kişilerin lehine veya bazı kişilerin aleyhine uygulanacak yorum olmamalı, vergide adalet, eşitlik, maddi gücüne göre ödeme ilkelerini en objektif şekilde gerçekleştiren bir yapıya sahip olmalıdır
Avrupa Birliği, uzun bir tarihi geçmişi olan, farklı topluluklara ait dinamikleri sürükleyen, ekonomik bütünleşme amacını yerine getirirken oldukça karmaşık problemleri bir arada yaşayan günümüzün en büyük topluluğudur. Altı ülke ile başlayan ve günümüzde yirmi yedi ülkeyi içine alan bu oluşumun amacı, ortak siyasi ve ekonomik bir bütünleşme sağlamaktır. AB'ye üye ülkelerde uygulanan vergi sistemlerinin uyumlaştırılması konusu da bu bütünleşmenin bir gereğini oluşturmaktadır. Öyle ki üye ülkeler arasında ortaya çıkabilecek bir haksız rekabetin önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Bu bağlamda üye ülkelerin vergi sistemleriyle ilgili yaptıkları uygulamaların genel olarak birbirinden farklı olmaması gerekmektedir. Üye ülkelerin vergi uygulamalarında genel olarak pek fark yoktur ancak detaya inildiğinde bazı farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi ise üye ülkelerin milli egemenliğini yitirmek istememeleridir.