VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Onur GÖK





  • Bu çalışmamızda son kullanma tarihinin geçmesi, çeşitli kimyasallar içerdiğinin tespit edilmesi gibi nedenlerle kanunen tekrar satılması mümkün olmayan ve imha edilen bisküvi, çikolata, konserve gibi gıda ürünleri, Sağlık Bakanlığınca kullanımının yasaklanması nedeniyle imha edilen ilaçlar ile kullanım süresi içinde formül hatası bulunan, miadının dolması veya hasar görmesi nedeniyle kullanılamaz hale gelmiş, üretimden kalkmış, insan sağlığını tehdit eden ilaçlar gibi çeşitli nedenlerle kullanım vasfını yitirmiş ve imha edilmiş malların vergi kanunları karşısındaki durumu ele alınmıştır.

  • 2016 takvim yılına ilişkin olup, yıllık gelir vergisi beyannamesinde 69.000 TL?yi aşacak şekilde ücretle birlikte diğer gelirlerin de beyan edilmesi durumunda, 69.000 TL?yi aşan tutarın ücret gelirine isabet eden kısmına daha düşük vergi oranının uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle yukarıda belirtilen esaslar dairesinde takvim yılı içerisinde elde edilen ve yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecek olan gelirler üzerinden ücret geliri nedeniyle eksik hesaplanması gereken vergi tutarının tespitine dair usul ve esaslar çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.

  • Bu makalenin konusunu firmaların satışını gerçekleştirdikleri mallara olan talebi arttırmak ve emsal firmalar ile rekabet edebilmek maksadıyla müşterilerine verdikleri hediye çeklerinin vergi kanunları karşısındaki durumu oluşturmaktadır.

  • Vergi İdaresi damga vergisinde vergiyi doğuran olayı kağıtların düzenlenmesine bağlamış olup, söz konusu kağıtların esasını teşkil eden ihale kararlarının ve sözleşmelerin iptal edilmesinin damga vergisinin salınmasına engel olmayacağını belirtmiştir. Yargı organlarının ise konu hakkında birbirinden farklı kararlar verdiği görülmektedir. Çalışmamızda gerek idarenin gerekse yargı organlarının görüşü doğrultusunda, iptal edilen ihale ve sözleşmeler üzerine söz konusu kâğıtların damga vergisine tabi olma özelliğini kaybedip kaybetmeyeceği ve damga vergisinin iadesinin gerekip gerekmediği hususları üzerinde durulmuştur.

  • Akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlar artık gündelik yaşamımızın bir vazgeçilmezi haline geldi. Akıllı telefon ve tablet piyasasındaki bu hızlı artış ve bu ürünlere olan talep aynı zamanda yeni bir pazar oluşmasını sağladı. Artık söz konusu ürünlerin kullanıcıları internet üzerinden oyundan, bankacılık işlemlerine, haberden hava durumuna kadar neredeyse her alana ilişkin uygulamaları gerek bedel karşılığında gerekse bedelsiz olarak telefonlarına ve tabletlerine indirmektedir. Bu yeni piyasa vergileme alanında bir takım problemleri de beraberinde getirmektedir. Çalışmamızda, internet üzerinden bedelsiz olarak indirilen uygulamaların Katma Değer Vergisi Kanunu karşısındaki durumunu inceleyeceğiz.

  • 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Vinci maddesinde, kurumlar vergisinin konusunu, Kanunun Vinci maddesinde sayılan kurumlarca elde edilen kurum kazancının oluşturduğu ifade edilmiştir. Kanunun 14'üncü maddesinde de kurumlar vergisinin, mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunacağı hüküm altına alınmıştır. Mükellefler tarafından verilen beyannameler, ilgili bulunduğu hesap döneminin sonuçlarını içerecek şekilde, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir. Bu çalışmamızda kurumlar vergisi matrahının tespiti ve beyanına ilişkin yukarıda yer verilen hususlar konuya ilişkin kapsamlı bir örnek üzerinden ele alınmıştır.

  • Çalışmamızda tam mükellef gerçek kişiler tarafından 2017 takvim yılı içerisinde elde edilen menkul sermaye iratlarının beyanı, konuya ilişkin kapsamlı örnekler ile ele alınmıştır.

  • 4108 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ıncı maddesinin 1 numaralı bendine eklenen hükümle, ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflere, bu faaliyetlerinden elde ettikleri hasılatın, binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilme hakkı verilmiştir. Götürü gider uygulaması ile ülkemizden oldukça farklı ekonomik ve mali sisteme sahip ülkelerde gerçekleştirilen, inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetleri ile bu ülkelere ihracat yapan mükelleflerin, faaliyetleri dolayısıyla katlandıkları ancak belgeleyemedikleri giderlerinin kazançlarının tespitinde dikkate alınması amaçlanmıştır.

  • 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile beraber 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı hukuk sistemimizdeki yerini almıştır. Bireysel başvuru, temel hak ve özgürlükleri kamunun eylem ya da işlemleri sebebiyle ihlal edilenlerin başvurabileceği bir hak arama yoludur. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolu, yeni bir hak arama yolu olup; vergi hukuku alanında nasıl uygulanacağı ve sonuçları merak konusudur. Bu çalışmamıza bireysel başvurunun vergi hukuku açısından taşıdığı anlam ve uygulanabilirliğine ilişkin açıklamalara yer verilecektir.

  • Günümüz dünyasında petrol yataklarına sahip olmak ve bunları yönetmek oldukça önemlidir. Petrol dünya ekonomisine yön veren oldukça önemli bir hammadde ve enerji kaynağıdır. Dünya tarihi petrol sebebi ile çıkan pek çok savaşa şahitlik etmiştir. Petrolün ülkemiz ekonomisi içerisindeki önemi de yadsınamaz boyutlardadır. Enerji tüketimimizin yaklaşık üçte birini petrol oluşturmaktadır. Bu haliyle petrolün aranması, çıkarılması, üretilmesi ve yönetimi stratejik bir konudur ve milli menfaatlerimizin gerçekleştirilmesi açısından hayati bir öneme sahiptir. 6326 sayılı Petrol Kanunu'nun günün ihtiyaçlarına cevap verememesi, yerli ve yabancı sermayenin petrol arama ve üretim faaliyetlerine daha fazla katılımının sağlanabilmesi gibi bir takım sebepler ile ortaya çıkan 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu 11 Haziran 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yazımızda mezkûr kanunun genel hatlarına ve vergilendirmeye ilişkin getirdiği düzenlemelere yer vereceğiz.

  • Vergi sistemimizde çeşitli güvenlik müesseseleri oluşturulmuştur. Bunların ortak noktası vergi alacağının emniyet altına alınması, kayıp ve kaçağın azaltılmasıdır. Bu güvenlik müesseselerinden birisi de vergi sorumluluğudur. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Türk vergi sisteminde noterlere çeşitli kanunlarda sorumluluk yüklenilmiştir. Görüleceği üzere noterler gerek hukuki güvenliğin sağlanmasında gerekse vergi alacağının emniyet altına alınmasında önemli bir görev ifa etmektedir. Bu çalışmamızda noterlerin 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu3 karşısındaki durumlarını ve sorumlulukları ele alınacaktır.

  • Vergisel uyuşmazlıklarını yargısal çözümü Vergi Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay bünyesinde olmaktadır. Diğer yandan; mükellef, sorumlu ve vergi idaresi arasında ortaya çıkan ihtilafların yargı organlarına intikal ettirilmeden çözülebileceği idari çözüm yolları ise; cezada indirim ( VUK m:376), pişmanlık ve ıslah (VUK m:371), hata düzeltme ve uzlaşma (VUK ek madde -1)'dır. Uzlaşma; mükelleflerin adlarına yapılan tarhiyatı yargıya intikal ettirmeden önce, vergi idaresi ile tahakkuk edecek vergi ve ceza hususunda anlaşmak için başvurabilecekleri idari bir çözüm yoludur. Uzlaşma müessesi, 28.02.1963 tarih ve 205 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu'nda yapılan değişiklik ile vergi sistemimize girmiştir. 11.12.1985 tarih ve 18955 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3239 sayılı kanunun 33. maddesi ile uzlaşma tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. 16.2.1987 tarih ve 19374 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği ile tarhiyat öncesi uzlaşma işlevsel hale gelmiştir. Son olarak 646 sayılı KHK ile Vergi Denetim Kurulu'nun kurulmasına müteakip söz konusu yönetmelikte bir takım değişikliklere gidilmiş ve 31.10.2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.