Son dönemlerde sıklıkla gündeme gelen Dijital (Kripto) para ve Elektronik para kavramlarının ne anlama geldiği, aralarında ne gibi farklar olduğu, ortaya çıkış hikâyeleri merak konusu olmuştur. Özellikle Bitcoin isimli Dijital para,2017 yılında yaşanan yüksek fiyat artışı nedeniyle Bitcoin milyonerlerinin ortaya çıkmasına yol açarak, yatırımcıların ve devlet kurumları ile merkez bankalarının dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştır. Avrupa Merkez Bankasınca Bitcoin ve benzeri elektronik ortamda üretilen şifreli paralar Sanal Para (Virtual Currency) olarak adlandırılmış ve konu hakkında çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. İnternet üzerinde uluslararası faaliyette bulunan sanal para borsaları ortaya çıkmış ve Dijital paralar alınıp satılmaya, birçok alışveriş sitesi ile mağazada para yerine kabul edilmeye başlanmıştır. Dünya genelinde kullanımı yaygınlaşan ve milyar dolarlar seviyesinde işlem ve ticaret hacmine ulaşan Dijital paralar, vergi idarelerinin de merceği altına girmiş ve elde edilen kazançların vergilendirilmesi gündeme gelmiştir.
Bilgi işlem teknolojilerin in günlük yaşam içinde kullanılmasının yaygınlaşması ile ortaya çıkan teknolo jik altyapı , toplumun tüm kesimleri için birçok avantajı da beraberinde getirmektedir. 2000 li yıllarla beraber hızl ı bir değişim içine giren Gelirler Genel Müdürlüğü , toplumu,n ulaşmış oldu ğu teknolojik altyapıyı, vergi idaresi ve mükellefler lehine kullanarak, beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi için gereken düzenlemeleri yapmak suretiyle, vergi dairelerinin atomasyonundan sonra gelen en büyük devrimi gerçekleştirmiştir. Bu yazımızda siz lere, vergi idaresinin getirmiş olduğu elektronik beyanname düzenlemelerini anlatmaya çalışacağız .
Enflasyon oranlarının yüksek sayrettiği ülkelerde karşılaşılan avantajların başında borçların zaman içerisinde değerini yitirmesidir. Bu nedenle enflasyon dönemlerinde nakitte kalmaktansa borçlanma tavsiye edilir. Diğer taraftan yüksek enflasyon dönemlerinin dezavantajı ise iktisadi kıymetleri n maliyetlerinin zaman içerisinde aşınması nedeniyle satılması halinde fiktif olarak yüksek karlar ortaya çıkarmasıdır. Özellikle vergisel açıdan bakıldığında ortaya çıkan fiktif karların, haksız yere vergilendirilmesi gibi bir durumla karşılaşılır. Bu yazımız da Türk vergi sisteminde enflasyon nedeniyle oluşan fiktif karların vergilendirilmesinin önlenmesine ilişkin düzenlemeler ile getirilmesi tasarlanan enflasyon muhasebesi genel olarak ele alınmaya çalışılacaktır.
Değerli okuyucular, Ülkemizde ticaret yapmak için şirket kuran Amerikali emekli bir asker olan Ewel M. (Butch) OWEN'un TOrkiye 'de kurduğu bir danışmanlık şirketi ve sonrasmda yaşadılarını sizlerle paylaşmak amacıyla bu röportajı yayınlıyoruz.
Vergi raporu dergisinin 61 inci sayısında yayınlanan ilk makalemizde; Bilanço esasına göre defter tutan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin yıllar içinde herhangi bir dönemde amortisman ayrılmaması ve/veya yeniden değerleme yapmaması halinde gerek değer artış fonunun hesaplanmasında gerekse muhasebe kayıtlarında karşılaştıkları sorunların nasıl çözülmesi gerektiği konusunda ki görüşlerimize yer verilmişti. Yazımızın bu bölümünde Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin yıllar içinde herhangi bir dönemde amortisman ayırmadığı ve/veya yeniden değerleme yapmadığı amortismana tabi iktisadi kıymetleri, amortisman süresi dolmadan satmaları halinde karşılaşılan sorunların çözümüne değinilecektir.
Bilindiği üzere; Bilanço esasına göre defter tutan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri, bilançolarına dahil amortismana tabi iktisadi kıymetleri ve bu kıymetler üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde (aktif de negatif değer ile) gösterilen amortismanları , her hesap dönemi sonu itibariyle Ekim ayı baz alınarak Devlet istatistik Enstitüsünce hesaplanan Toptan Eşya Fiyatları Genel indeksinde meydana gelen ortalama fiyat artışı oranında yeniden değerlemeye tabi tt:Jtabilmektedir. Amortisman ve yeniden değerlemenin düzenli olarak uygulanması halinde herhangi bir problem çıkmamakta, ancak yıllar içinde herhangi bir dönemde amortisman ayrılmaması ve/veya yeniden değerleme yapılmaması halinde gerek değer artış fonunun hesaplanmasında gerekse muhasebe kayıtlarında sorunla karşılaşılmaktadır. Bu yazımızda bahsedilen, sorunların nasıl çözülmesi gerektiğine değfnilecektir.