Network Marketing (ağ pazarlama veya çok katlı pazarlama), son yıllarda şirketlerin müşteriye daha kolay ulaşmak ve ürün satışlarını arttırmak için kullanmaya başladığı etkili bir dağıtım ve kazanç sistemidir. Bu sistemde kişiler firmaların ürünlerini pazarlamak suretiyle komisyon ve düşük bedelle veya ücretsiz ürün almakta olup, bu ürünleri de bedeli karşılığında diğer müşterilere satmaktadır. Bu işlemlerden de çoğu insan kayda değer gelir elde etmektedir.1 Bu nedenle network marketing sisteminden elde edilen gelirin türünün ne olduğu, ne şekilde vergilendirileceği, ticari kazanç veya ücret olup olmadığı ve hangi durumlarda ticari kazanç veya ücret olarak değerlendirileceği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bilindiği gibi vergide adalet kavramı, geçmişten günümüze tartışılagelmiş bir kavramdır. Bu tartışmaların bir kısmı, ticari kazanç elde edenlere birçok vergisel anlamda avantajlar tanınırken serbest meslek kazanç sahiplerinin bu vergisel avantajların tamamından yararlanamaması hususunda yaşanmaktadır. Ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı arasındaki farklı uygulamalara, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 328 ve 329'uncu maddesinde kendisine yer bulmuş yenileme fonu uygulaması örnek olarak verilebilir. Söz konusu maddelere göre ticari kazanç elde edenler amortismana tabi bir iktisadi kıymetini sattıkları zaman veya amortismana tabi malların zayi olması durumunda alınan sigorta tazminatı nedeniyle ortaya çıkan kar için yenileme fonu ayırabildikleri halde, serbest meslek kazancı elde edenler bu uygulamadan yararlanamamaktadır. Yenileme fonu uygulaması şartlarına bakıldığında ticari kazanç elde edenleri serbest meslek kazancı elde edenlerden ayıran temel nokta bilanço usulüne göre defter tutmaktır. Bu aşamada serbest meslek kazancı elde edenlerin bilanço usulüne göre defter tutup tutamayacağının ve tutabilecekse yenileme fonu uygulamasından yararlanıp yararlanamayacağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.