Türk eğitim sisteminde, eğitim ve öğretim faaliyetleri; başta Devlet okulları, özel okullar, dernek ve vakıflara ait okullar, dershaneler ve diğer eğitim kurumları olmak üzere çeşitli kurumlar bünyesinde sürdürülmektedir* 1. Son yıllarda bu klasik yapı değişim sürecine girmiştir. Kurulması planlanan yeni oluşum ile eğitim politikamızda, kişi (birey) merkezli bir sistem üzerinde uzmanlaşılması öngörülmektedir. Bununla birlikte yeni sistemin öğrenci potansiyeli ve ilgi alanlarının doğru tespit edildiği bilgi çağına uygun, modern ve dinamik bir görünüm kazanması da amaçlanmaktadır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında şahsa özel bir eğitim programının hazırlanması ve izlenmesi amacıyla (4+4+4) yıllık zorunlu eğitim programına geçildiği görülmektedir. Bunlara ek olarak yeni yasal düzenlemelere gidilerek dershanelerin Milli Eğitim Bakanlığı bünyesine alınarak tasfiyesi kamuoyunun hala gündemindedir. Bu çalışmada, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda açılan ve okul derslerine yardımcı olması amaçlanan yetiştirme kurslarından elde edilen gelirin nasıl vergilendirildiği hususu ele alınacaktır. Ayrıca beşeri sermayeye yönelik geliştirilen bu yeni sistem içerisinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 20'nci maddesi ile özel sektördeki eğitim ve öğretim kurumlarına getirilen ticari kazanç istisnası benzeri bir düzenlemenin kamu sektöründe dönemlik kurslar açan okullardan elde edilen ücret gelirlerine uygulanmasının ekonomi üstündeki etkilerine Sosyal Devlet anlayışı çerçevesinde değinilecektir.

Açıklamasıİndir
Makale

Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.