Makroekonomik dengesizlikler, yaşanan krizler ve kamunun yüksek borçlanma gereksinimine dayalı olarak, en yüksek getirinin devletçe sağlanması, yıllardır ülkemiz sermaye piyasalarının gelişmesinin önündeki en önemli engeller olmuştur. Kamunun yüksek borçlanma gereği ve bunun sonucunda oluşan yüksek reel faiz ve yüksek enflasyon, piyasalarda hem vadelerin kısalmasına hem de reel kesimin finansmanında kullanılması gereken tasarrufların büyük ölçüde kamu açıklarının finansmanında kullanılmasına yol açmıştır. Reel sektöre almaşık kaynak sağlamada önemli rolü olan borçlanma senetleri özel sektörün menkul kıymet stokunda hiç yer almamış, özel sektörün menkul kıymet stoku sadece hisse senetlerinden oluşmuştur. Özellikle kriz dönemlerinde (1994, 1999-2000, 2008-2009) halka açılan şirket sayılarına bakılınca düşüşler çok açık bir biçimde görülmektedir: 2000 yılında 35 şirket halka açılırken, 2001'de 1, 2002'de 4, 2003'de 2, 2004'de 12, 2005'de 9, 2006'da 15, 2007'de 3, 2010'da 23 ve 2011 yılında 27 şirket halka açılmış olup, son 12 yılda halka açılan anonim şirket sayısı toplam 131'dir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) payları işlem gören şirket sayıları da 1990'da 110, 1995'de 205, 2000'de 315, 2005'de 304, 2010'da 338 iken; anılan sayı 2011 yılında 360'ı aşmıştır.

Açıklamasıİndir
Makale

Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.