193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37'nci maddesinin birinci fıkrasında ticari kazanç, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar olarak tanımlanmış olup; anılan maddenin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendinde ise gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleri ile devamlı olarak uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanunu'nun "Değer Artışı Kazançları" başlıklı Mükerrer 80. maddesinde ise;" Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazançlarıdır." denildikten sonra aynı maddenin 6'ncı bendinde; iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı Kanunun 5.inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 1.1.2007 tarihinden geçerli olmak üzere) beş yıl1 içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olacağı hükme bağlamıştır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler göstermektedir ki, gayrimenkul alım satımına yönelik olarak yapılacak bir vergilendirme işleminde öncelikle kazanç türünün doğru olarak belirlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda elde edilen kazancın hangi durumlarda ticari kazanç kapsamında elde edilmiş sayılacağı hususunda uygulamada yaşanan tereddütlerden hareketle, gayrimenkul satış faaliyetinden elde edilen gelirin ticari kazanç olarak kabul edilebilmesi için taşıması gereken unsurlar hakkındaki görüşlerimiz çalışmamızın izleyen bölümlerinde açıklanmaya çalışılacaktır.

Açıklamasıİndir
Makale

Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.