Bilindiği gibi, her vergi, konusu üzerinde objektif bir yükümlülük, mükellef kıldığı kimseler bakımından subjektif (öznel) bir yükümlülük sayılmaktadır. Bu bakımdan her vergi bir taraftan konusuna giren mal, hizmet ve çeşitli işlemleri; diğer taraftan yükümlü yaptığı kimseleri yakından ilgilendirmektedir. Ancak vergi yükümlü l üğü
gerek objektif, gerekse subjektif olsun hiç bir zaman mutlak değildir. Çeşitli ekonomik, toplumsal düşüncelerle ve siyasal tercihlerle konu ve yükümlülük, zamana ve yere göre daraltılmakta ya da genişletilm ektedir.
Bunun doğal sonucu olarak bir kısım konu ve/veya kişiler vergileme alanının dışında kalmaktadır. Ayrıcalık (istisna) ve bağışıklık (muafiyet) şeklinde adlandırılan bu terminoloji, Türk Vergi Hukuku'nda tam, kısmi; sürekli, geçici, mutlak ya da koşula bağlı olarak uygulana gelmektedir. Hemen her vergi yasasında objektif vergi yükümlülüğünü kaldıran ayrıcalıklar ile subjektif vergi yükümlülüğünü kaldıran bağışı klıklara yer·verilm ektedir.
1950'lerden sonra gelir ve kurumlar vergisi alanında yapılan köklü değişiklikler paralelinde harcama vergileri sisteminde de · reform niteliğinde düzenlemeler getiren 25.10.1984 gün ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu da yukarıda yapılan açıklamalara koşut olarak çeşitli ayrıcalık ve bağışıkhklar içermektedir.
Bu arada, vergi kapsamına giren işlemler ve kişiler için çeşitli ayrıcalık ve bağışıklık tanınmasının bu ayrıcalıkların sayısının artırılmasının katma değer vergisi teorisine uygun bulunmadığı açıktır. Ancak, her ülkenin kendine
özgü koşulları, uygulamada böyle bir düzenlemeyi gerekli kılmaktadır.
Yazımızda, öncelikle ülkemizin içinde bulunduğu konut sorununu doğuran başlıca nedenler ile bu soruna devletin vergisel açıdan yaklaşımı, konut teslimleri ile konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri
konusunda tanınan ayrıcalığın kapsam ve koşulları ayrıntılı olarak irdelenecektir.
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.