8.7.1972 tarihinde yayınlanan 104 sayılı gelir vergisi tebliğinde , ikrazatçılık faaliyetine dönük olarak açıklamalar yapılmıştır . Tebliğ i n "ikrazatçılıkta Vergiyi Doğuran Olay" başlıklı 2. bölümünde, · faizin ikraz işleminin yapıldığı anda doğduğu, vade bitiminde borç ödenmemiş ve icraya başvurulmuş ise peşin tahakkuk ettirilen faiz gelirinin
dışında herhangi bir gelirden söz edilerneyeceği belirtilmektedir. Aynı tebliğin , "Temerrüt Faizleri" başlıklı 6. bölümü aşağıya aynen alınmıştır. "Temerrüt faizi, borçlunun borcunu ödememesi halinde, normal faiz dışında ödemeye mecbur ol duğu faizdir. Borçlar Kanununun 103 üncü maddesinde, "Bir miktar paranın tediyesinden
temerrüt eden borçlu mukavele ile daha az bir faiz tayin . edilmiş olsa bile, geçmiş günler için seneyi yüzde beş hesabile tediyesine mecburdur. Akidde doğrudan doğruya veya taksite raptedilmiş komisyon şeklinde yüzde
beşten ziyade bir faiz şart edilmiş ise, bu faiz de temerrüd eden borçludan istenebilir" denilmektedir. Bu hüküm gereğince , borç veren kimse borçlunun borcunu zamanında ödememesi halinde, normal faiz dışında bir faiz daha talep edebilmektedir. Ortada alacaklı yönünden normal faiz dışında bir menfaat daha sağlanmakta ise de, temerrüt faizi 2279 sayılı Ödünç Para Verme işleri Kanunun şümulüne giren bir muamele olmadığ ı cihetle, bunların vergi matrahı içinde mütalaa edilerek vergilendirilmesi düşünülemez." Metinden, açıkça icrada elde edilen faizlerin ikrazatçılar 1 tefeciler için gelir sayılmayacağı anlaşılmakta, uygulamada bu şekilde sürdürülmektedir.
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.