Enflasyonla yıllardır mücadele eden ülkemizde, henüz enflasyon muhasebesi uygulanmamaktadır. Enflasyon muhasebesinin uygulanmaması, işletmelerin enflasyon nedeniyle elde ettikleri nominal karlarının da vergilendirilmesine neden olmaktadır. Ancak Türk vergi sisteminde işletmelerin elde ettiği nominal karların vergilendirilmesini önleyecek müesseseler de bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Yeniden Değerleme (VUK Mükerrer mad. 298)
-Azalan Bakiyeler Usulüyle Amortisman (VUK Mükerrer mad. 315)
- Alacak ve Borç Senetlerinin Reeskontu (VUK mad. 281 , 285)
- Maliyet Artış Fonu (GVK mad.38)
- Kurumlarda iştirak hisselerinin ve gayrimenkullerin satışından doğan kazançlara ilişkin istisna (KVK Geç.
md.28)
- Dönem sonu stoklarını son giren ilk çıkar yöntemine göre değerleme (VUK mad.274)
Bu uygulamalar ile, işletmelerin elde ettiği nominal karların vergilendirilmemesi amaçlanmıştır. Hem
bu uygulamalardan yararlanan hem de yabancı kaynak kullanmak suretiyle faiz, komisyon gibi maliyet ve gider unsurları bulunan mükelleflerin, bu maliyet veya gider unsurlarını da elde ettikleri kazançtan indirmeleri, mevcut enflasyonist ortamda ödenmesi gereken vergilerin aşınmasına neden olmaktadır. Bu nedenle 4008 sayılı Kanunla, Gelir Vergisi Kanunu'nun 41 inci maddesine 8 numaralı bent, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 15 inci maddesine 13 numaralı bent eklenmek suretiyle işletmelerde kullanılan yabancı kaynaklara ait giderlerin bir kısmının kabul edilmemesi öngörülmüştür. Dönem sonu işlemlerinin yapılması sırasinda dikkat edilmesi gereken gider kısıtlaması uygulamasının usul ve esasları, yazının ilerleyen bölümlerinde açıklanmıştır.
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.