Günümüzün en yaygın tüketim vergilerinden olan katma değer vergisinin diğer tüketim vergilerinden en önemli ayrıcalığı bünyesinde bulundurduğu mahsup sistemidir. Mahsup sisteminde; her mükellef (nihai tüketiciler hariç) satışını yaptığı emtiaya ait hesapladığı katma değer vergisinden bu emtiayı alırken veya imal ederken ödediği katma değer vergisini indirim konusu yapmaktadır. Mükelleflerin indirim konusu yapacakları katma değer vergisi ile tıesapladıkları katma değer vergisinin sağlıklı bir şekilde tespitinin en önemli şartı , alış ve satışların 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen tevsik edici vesikalara dayandırılmasıdır. Bu yönüyle katma değer vergisi aynı zamanda belge düzeninin yerleşmesi ve işlemesi açısından da vergi mevzuatımız içerisinde önemli bir yere sahiptir. Katma değer vergisinin uygulanması belge düzeninin sağlanarak kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasında da önemli bir araçtır Ancak ülkemizde hem kayıt dışı ekonominin kayıtlı ekonomiye oranının yüksek olması , hem de uygulanmakta olan katma değer vergisi oranlarının fazla olması mükelleflerin alış ve satışlarını belgeye dc:.yandırmadan yapmalarının en önemli nedenidir. Mükellefler yukarıda sayılan nedenlerden dolayı belgesiz alış-verişe yönelmekte bu ise hem kayıtdışı ekonominin artması yoluyla kamunun en önemli finansman kaynağı olan vergi gelirlerinin azalmasına yol açmakta, hem de belgesiz alım satım yapanlar lehine belgeli alım satım yapanlar aleyhine haksız rekabete yol açmaktadır . Bu durum vergil~ndirmenin ana ilkeleri olan, vergilernede adalet ve eşitlik ilkelerine de aykırıdır. Bu tür aykırılıkların önlenmesi amacıyla 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunumuzun "Vergi sorumlusu" başlıklı 9 uncu maddesine 4008 sayılı Yasanın 30 uncu maddesi ile ikinci fıkra eklenmiştir. Yazımızın konusu da anılan fıkra hükmünün; irdelenmesi ve uygulanabilirliğinin tetkikine yöneliktir.

Açıklamasıİndir
Makale

Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.