Adalet olgusu, dünyanın her yerinde toplumsal düzenin her kademesinde yerini aldığı gibi vergi konusunda da önemli bir yere sahiptir. Vergilemede adalet, iyi bir vergi sisteminin en önemli normunu oluşturmaktadır. Bunun yanında vergilemede adalet tek başına bir olgudan ziyade birden çok etkiyle gerçekleşen bir oluşumdur. Adil bir vergilemenin oluşturulabilmesi için vergilemede sübjektifleştirmenin sağlanması gerekmektedir. OECD ülkeleri incelendiğinde neredeyse bütün ülkelerde tüm mükelleflerin en az geçim indirimi uygulamasından yararlandığı görülmektedir. Ülkemizde ise vergilemede adaletin sağlanması açısından en büyük eksiklik en az geçim indirimi uygulamasının olmamasıdır. Vergilemede adaletin sağlanması açısından artan oranlı tarifenin uygulanması genel kabul görmüş bir yaklaşımdır. Ancak Türkiye’de dik artan oranlı tarife uygulanması mükelleflerin kayıt dışına çıkma girişimlerini artırmaktadır. Diğer taraftan ülkemizde 2021 yılına kadar uygulanmakta olan “asgari geçim indirimi” ayırma kuramının mükellefler açısından bir getirisi ya da sosyal yardım algısı olduğu söylenemez. Bu nedenle vergilemede adaletin sağlanması ve mükelleflerin vergiye uyumlarının artırılması için tüm gelir unsurlarını kapsayacak en az geçim indirimi uygulamasının hayata geçirilmesinde yarar vardır. Anahtar Kelimeler: Vergilemede Adalet İlkesi, En Az Geçim İndirimi, Artan Oranlılık, Ayırma Kuramı. Jel Sınıflandırma Kodları: K34, H20, H24, O57

Abonelik veya Satın Alma Gerekiyor!

Bu makalenin devamını okuyabilmek için giriş yapmanız, satın almanız veya abone olmanız gerekmektedir.