Spor kulüpleri mevcut yasalara göre dernek þeklinde kurulmakta, yasal deðerlendirmelerde dernek olarak iþlem görmektedirler. Bu nedenle spor kulüpleri hakkýnda yapacaðýmýz açýklamalar ayný zamanda dernekler hakkýnda da yapýlmýþ olacaktýr. Spor kulüpleri ayný zamanda dernek olduklarýndan Dernekler Kanununa ve bu kanuna baðlý yayýmlanan yönetmelik ve tebliðlere tabidirler. Spor kulüpleri, kurumlar vergisi kanununda kurumlar vergisi mükellefi olarak tanýmlanmadýklarýndan, doðrudan vergi kanunlarýna tabi deðillerdir. Fakat gerek baðlý iktisadi iþletmeleri sebebiyle gerekse vergiye tabi bazý eylemleri nedeni ile Kurumlar Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Katma Deðer Vergisi Kanununu, Vergi Usul Kanunu ve bu kanunlara baðlý olarak yayýmlanan genel tebliðlerde yer alan düzenlemelere tabidirler. Bu yazýmýzda, spor kulüplerinin vergilendirilmesi konusunu, önce Dernekler Kanunu'nda yer alan düzenlemelere göre, daha sonra Vergi Kanunlarýna göre açýklamaya çalýþacaðýz.

Tarýmsal amaçlý kooperatifler, çiftçileri ve üreticileri bir araya getirerek bir yandan girdi ve kredi saðlamak, diðer yandan pazarlama konularýnda yardýmcý olmak ve pazar koþullarýnda kuvvetli olmalarýný saðlamak amacýyla kurulmuþ kooperatiflerdir. Bu görevleri ile kýrsal kalkýnmada ve kýrsal toplumlarýn yaþam þartlarýnýn iyileþtirilmesinde önemli birer araçtýrlar. Bu tür kooperatifler doðru kullanýldýklarýnda iþlevsel olmakta, çiftçilerin ferdi olarak ürün yetiþtirme ve bu ürün- sayý: 110 * kasým 2008 vergi raporu leri pazarlama sürecinde "birlikten güç doðar" deyiminin tam anlamýyla gerçekleþtiði oluþumlar haline gelmektedir. Kooperatifler kar elde etme amacýndan ziyade ortaklarýnýn menfaatlerini gözeten sosyal yapýlar olmasýna raðmen, içinde yer aldýklarý ekonomi itibariyle vergisel yükümlülüklerini de yerine getirmek zorundadýrlar. Ancak belirli þartlar saðlandýðýnda vergisel muafiyetler ve istisnalardan yararlanabilmektedirler. Kooperatifçilik yanlýþ uygulandýðýnda, ciddi vergisel yüklerle karþýlaþýlabilmekte, ticari amaçlý bir iþletmeden farký kalmayabilmektedir. Tarýmsal Amaçlý Kooperatifler, özellikle köy kalkýnma kooperatiflerinin üyeleri ve yöneticileri kýrsal kesimde çiftçi durumunda olan insanlar olduðu için, vergisel yükümlülükler iyi bilinmemekte, gerek kooperatifin faaliyet döneminde gerekse tasfiye dönemlerinde hatalý muhasebe kayýtlarý ve hatalý beyanlar yapýlmaktadýr. Özellikle tasfiye dönemi diðer faaliyet dönemleri ile ayný deðerlendirilmektedir. Hâlbuki tasfiye kurumun varlýklarýnýn paraya çevrilmesi süreci olup, muafiyet þartlarýnýn net olarak ihlal edilmesi gereken bir süreçtir. Tasfiye sürecinde, ortaklar dýþýndaki kiþilere veya ortaklara ortaklýk statüsü dýþýnda aktifte yer alan varlýklarýn satýþý söz konusudur. Bu da açýk þekilde muafiyet þartlarýnýn ihlal edilmesi anlamýna gelir. Dolayýsýyla, tasfiye sonunda kar veya zarar çýkar ve kar çýkmasý durumunda, kurumlar vergisine tabidir. Bu nedenlerle, kooperatiflerin mevzuata hâkim kiþiler tarafýndan idare edilmeleri ve muhasebelerinin vergi mevzuatýný iyi bilen kiþiler tarafýndan tutulmasý önem arz etmektedir.

Ýþ ortaklýklarý, yapýmý yýllar süren ve tek bir firmanýn yapabilmesinin zor olduðu büyük çaplý iþlerde, birden fazla fi r manýn güçlerin i bir araya getirerek bir iþi yapabilmelerini sað l ayan, sadece yap ýl a n iþ dolayýsýyla ortaya ç ý kan kazanc ýn vergilendirilmesi amacýyla kurumlar vergisi mevzuatýmýza girmiþ bir mükellefiyet þeklidir. iþ ortaklýðý þeklinde mükellefiyet açýlabilmesi, kanun ve teblið hükümleriyle belirli þartlara baðlanm ý þtýr. Ancak bu þart l ar birlikte saðlanýrsa mükellefiyet açýlabilecektir. Bu yazýmýzda, bu þartlarda 'neler deðiþti ve neler ayný kaldý' sorularýna cevap aranacak ve açýklamalarýmýz bu doðrultuda olacaktýr.