Toplumun işleyişine yön veren ve bu yolda gerekli düzeni sağlayan hukuk kurallarının tatbik edilmesinde süre kavramının ayrı bir yeri bulunmaktadır. Bir hakkın doğumu, devamı ve sona ermesi gibi unsurları etkileyen süre mefhumu, aynı zamanda hukuk kurallarının temel ilkelerinden biri olan belirlilik prensibi açısından da özel bir öneme haizdir. Hukuk devletinde belirlilik ilkesi gereği yasada belirtilen hükümlerin hak arama sürecinde öngörülebilir olması için belirli bir zaman diliminde tekemmül etmesi lüzumludur. Yani belirli süreleri ihtiva eden yasalara göre hakların tespit edilmesi ve bu kritere göre hak arama taleplerinin şekillenmesi gerekmektedir. Hukuki uyuşmazlıkların çözümü için başvurulan tüm yargı kollarında belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri gereği süre ögesi ve detayları belirlenmiştir. Bu minvalde vergi yargılama hukukunda da gerekli süreler tespit edilmiş, söz konusu sürelerin başlangıç ve bitiş tarihleri başta olmak üzere bu yönde yapılacak “süre hesabına” ilişkin hükümlerin de yasalarda yer alması sağlanmıştır. Mükelleflerin hak arama sürecinde mahrumiyet yaşamamaları ve yaptırımlarla karşı karşıya kalmamaları için süre unsuruna dikkat etmeleri gerekmektedir. Çünkü vergi yargılamasında sürelerin uzamasına ve durmasına sebep olan birçok faktör bulunmaktadır. Söz konusu unsurların vergi yargısında hak arama sürecinde doğru tespit edilmesi olası hak kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda çalışmamızda vergi yargılamasında özellikli durumlara sebebiyet verebilen süre unsurunun değerlendirilmesi yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Vergi Yargısı, Vergi Uyuşmazlığı, Süre, Dava Açma Süresi JEL Sınıflandırma Kodları: K34, K39, K10, K19

Abonelik veya Satın Alma Gerekiyor!

Bu makalenin devamını okuyabilmek için giriş yapmanız, satın almanız veya abone olmanız gerekmektedir.