Değersiz alacaklar ve vazgeçilen alacaklar hesaplarının temelinde, vergi hukukumuzun, gerçek usulde vergilendirilen ticari veya zirai kazanç sahibi gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin hasılatları ile gider ve maliyetlerinin belirlenmesinde tahakkuk esasını benimsernesi yatmaktadır . Şöyle ki, bu mükellefler mal veya hizmet tesliminde bulunarak tahakkuk eden gelirlerini tahsil etmeseler dahi defter ve belgelerine hasılat
olarak kaydetmek ve dönem sonu vergi matrahiarına eklemek zorundadırlar. Diğer taraftan, günümüzün ekonomik koşullarında , ticari işletmeler için finansman sorunlarının çözümü amac ıyla nakit ödeme seçeneğinin
yanında vadeli ve vadesiz birçok ödeme aracı bulunmaktadır (çek, senet. poliçe vb.). işletmeler, ticari işlemlerinde yaygın şekilde bu ödeme araçlarından faydalanmaktadır . Ancak nakit karşılığı dışında yapılan mal ve hizmet alışverişlerinde karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, a l acağın kısmen veya tamamen tahsil edilememe olasılığıdır. Bu nedenle, tahsil imkanı kısmen veya tamamen kaybolan bu tür alacakların vergi matrahının belirlenmesinde gerçek anlamda hasılat olarak dikkate alınmaması ve vergilendirilmemesi amacıyla
Vergi Usul Kanununun 322'nci ve 324'üncü maddelerinde değersiz alacaklar ve vazgeçilen alacaklar düzenlemelerine yer verilmiştir. Değersiz alacaklar ve vazgeçilen alacaklar birbirine sıkı sıkıya bağlı iki ayrı düzenlemedir. Çünkü tahsil edilemeyen alacak, alacaklı açısında değersiz, borçlu açısından ise vazgeçilen
alacak hükmündedir.
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.