Globalleşen dünyada şirketlerin yüksek enflasyon ve kriz ortamiarına karşı ayakta kalabilmesi güçlü bir sermaye yapısını zorunlu kılmaktadır. Şirketlerin, işletme sermayelerinde yaşanan kayıpları telafi etmek ve düşük maliyetli finansman temin etmek amacıyla halka açılmak suretiyle sermaye yapılarını güçlendirme yoluna gittikleri gözlemlenmektedir. Şirketlerin gerek sermaye yapılarını güçlendirmek, gerekse enflasyon nedeniyle oluşan fiktif karların vergilendirilmesini önlemek amacıyla Türk Ticaret Kanunu (TTK}, Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) ve diğer vergi kanunlarında yapılan hukuki düzenlemelerle ayrıcalık (avantaj) sağlanmaktadır. Hisse senedi ihraç primleri olarak adlandırılan emisyon primleri, değişik kanunlarla değişik zamanlarda farklı uygulamalara konu olmuştur. Bu kanunların bazılarında emisyon primleri vergileme kapsamına alınmış bazılarında ise vergileme kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu çalışmada , hisse senedi ihraç primlerinin oluşması anından kullanılma aşamasına kadar geçen bütün süreçlerde; bu hesabın şirketler üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri ile TTK, SPK ve vergi kanunları karşısındaki durumu, konuya ilişkin tereddüt yaratan tartışmalı hususlar açıklanmaya çalışılmış ve söz konusu primierin muhasebeleştirilmesi bir örnek üzerinde i ncelenmiştir .

Açıklamasıİndir
Makale

Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.