Enerji kaynakları bir ülkenin tabii servet ve kaynakları arasında yer almaktadır. 2709 sayılı T.C. Anayasası'nın 168.maddesine göre tabii servet ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların arama ve işletme hakkı devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel ki şilere devredebilir. Bunlarla ilgili usul ve esasların çıkarılacak kanunlarla d üzenleneceği de öngörülmüştür . Tabii servet ve kaynaklar kapsamına nelerin
gi r diği Anayasa ve kanunlarım ızda açıkça belirtilmemişse de bunlar; bir ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliğini oluşturan genel sular, madenler, petrol ve türevleri gibi doğal unsurlardır. Tabii servet ve kaynaklar, aynı zamanda birer enerji kaynağıdır. Enerji kaynaklarının herbiri Türk hukuk sisteminde ayrı ayrı kanunlarla düzenlenmiştir . Bu yazıda , belli başlı enerji kaynaklarını oluşturan genel sular (termal sular dahil), madenler
(özellikle kömürler), petrol ve türevleri ile görünmez kamusal alanlar hakkında özet bilgiler verilerek bunların yaşanan ve muhtemel enerji krizleri ve finansal açıdan mevcut ve alternatif değerlendirme olanakları analiz edilecektir. Tabii servet ve kaynaklar arası nda bulunan enerji kaynakları devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunmaktadır. "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunma" ibaresi ise mülkiyet hakkı d ışında her türlü kulla n ım ve yararlanmayı içermektedir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki mallar kısaca devletin kamu mallarıdır . Bunlar, satılamaz, devredilemez (mülkiyet olarak), haczedilemez ve kamulaştırılamaz. Bu itibarla yapılacak açıklamalar bunların satış ve özelleştirme dışındaki değerlendirme yöntem ve olanakları ile sınırlı bulunmaktadır .
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.