VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Sebahattin GEZER





  • Ekonomide ve teknolojide meydana gelen değişimler nedeniyle günümüzde vergi türleri ve yükleri artmaktadır. Vergi mevzuatının sık sık değişmesi, karmaşık niteliği, idarenin daha fazla vergi geliri elde etme düşüncesiyle vergi kanunlarını dar yorumlaması ve benzeri nedenlerle vergi hatalarına sebebiyet verilmektedir. Vergi hataları vergiyi doğuran olayda, istisna, muafiyet, tarh, tebliğ, tahakkuk, tahsil uygulamalarında meydana gelmektedir. Yapılan vergi hatası nedeniyle mükellefler vergi mahkemesinde yasal dava açma süresi geçtikten sonra da düzeltme zamanaşımı olan beş yıl içerisinde her zaman vergi dairesine düzeltme talebinde bulunabilirler. Talebi reddedilen mükelleflerin istisnai ve özel bir yöntem olan şikâyet yoluyla Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına başvuruşüsonrasında da netice alamamaları durumunda ikinci defa dava hakları doğmaktadır. Vergi hatası işleminin düzeltme ve dava konusu yapılması sert ve sıkı kurallara bağlanmıştır. Vergi hataları kanunda tek tek sayılmış olup kanundaki tanıma uymalı, işlemde yorum gerektirmeyen açık ve mutlak bir hata olmalıdır. Çalışmada uygulayıcı boyutuyla genel olarak vergi hatalarının nedenleri, vergi hatalarının düzeltilmesinde idari süreç ve yargıya başvuru aşamaları ile yaşanan sorunlar ve bunların çözümü ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Vergi Hataları, Vergi Hatalarında Düzeltme, Şikâyet Yolu ile Müracaat Jel Sınıflandırması Kodları: K34, K40, H21.

  • Bu çalışmada öncelikle ticari kar ile mali kar kavramları üzerinde durulmuş ve esas olarak TTK ve VUK arasında işletme giderleri, değerleme, amortisman uygulamaları, karşılıklar ve vergiden istisna gelirler yönlerinden karşılaştırmalara yer verilmiştir. Ayrıca bilanço esasına defter tutan gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükelleflerinde ticari kardan mali kara ve vergi matrahına ulaşmada izlenen kurallar ve süreç ele alınmıştır. Son olarak ise değerleme, amortisman ve karşılık ayırmada TTK, SPK ve VUK'ta yer alan farklı uygulamalardan vazgeçilerek temelini uluslararası muhasebe standartlarından alan Türkiye Muhasebe Standartlarının tüm mevzuat uygulamalarında esas alınarak hayata geçirilmesi gerektiği dile getirilmiştir.