VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Hakan Güner





  • Günümüz piyasa koşullarında işletmeler, büyük çapta yatırımların finansmanda ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerin ediniminde (özellikle makine, teçhizat, teknolojik demirbaş alım- ları ve tevsi yatırımların finansmanı) yoğunlukla finansman ihtiyaçlarını bankalardan ve benzeri finans kurumlarından sağladıkları krediler ile karşılamaktadırlar. İşletmelerin her geçen gün artan kredi borçları, beraberinde yüklü finansman giderlerini ortaya çıkarmış, temelde faiz ve dövizli kredi kullanımından kaynaklı kur farkı şeklinde ortaya bu giderlerin iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetin maliyet bedeline mi intikal ettirileceği yoksa doğrudan ilgili yılın giderleri arasında mı gösterileceği hususları mükelleflerde tereddütlere neden olmuştur. Maliye Bakanlığı oluşan tereddütleri gidermek amaçlı çıkardığı tebliğler ve özelgelerle konuya ilişkin çeşitli açıklamalarda bulunmuştur. Çalışmamızda, amortismana tabi iktisadi kıymetin ilk iktisabında, kredi kullanımından kaynaklı faiz ve kur farklarının gider veya maliyet olarak kayıtlara ettirilmesi esnasında oluşabilecek bazı özellikli durumlara ve bu durumlara ilişkin mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmelerimize yer verilecektir.

  • İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve aşınmaya, yıpranmaya ve kıymetten düşmeye maruz bulunan iktisadi kıymetlerin Vergi Usul Kanunu* 1'nun değerleme hükümlerine göre tespit edilen değerinin, aynı Kanunu'na göre yok edilmesi işlemi amortisman mevzuunu teşkil etmektedir. VUK'un 262'nci maddesinde maliyet bedeli, bir iktisadi kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemeler ile bunlara müteferri bilumum giderler toplamını ifade etmektedir. İktisadi kıymetlerin değerini devamlı olarak arttıran giderler, Kanun'un 272'nci maddesinde maliyet bedeline ilave edilmesi gereken giderler olarak sayılmış olup uygulamada yapılan bu türden giderlerin iktisadi kıymetin ömrünü uzatıcı veya fonksiyonunu artırıcı nitelikte olmasına göre amortisman uygulaması farklı şekillerde yapılmaktadır. Buna göre, iktisadi kıymetin ömrünü uzatmak suretiyle değerini devamlı olarak artıran giderlerin, ilgili iktisadi kıymet için geçerli süre ve amortisman nispeti dahilinde itfa edilmesi gerekirken; iktisadi kıymetin değerini devamlı olarak artırmakla birlikte ömrünü uzatmayan (fonksiyon artırıcı) giderlerin ise ilgili iktisadi kıymet için kalan itfa süresi içerisinde yok edilmesi gerekmektedir.

  • 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile ?ultra vires ? ilkesi kaldırılmıştır. Bu ilkenin kaldırılması, 6762 sayılı eski TTK ?da yer alan ticaret şirketlerinin hak ve borç ehliyetinin şirket ana sözleşmesinde yazılı işletme konuları ile sınırlandırılmış olması ve işletme konusu dışında faaliyette bulunamama yasağının artık geçerli olmadığı anlamına gelmektedir. Yani şirketlerin şirket sözleşmesi ile belirlenen faaliyet konuları dışında yaptıkları işlemler de yeni TTK ile beraber şirketleri bağlayabilecektir. Şirketlerin ana sözleşmede yazılı faaliyet konuları dışında da faaliyette bulunabilmelerinin önünün açılmış olması vergi mevzuatında şirketin faaliyet konusunun doğrudan etkilediği bazı gider, istisna, indirim uygulamalarında tereddütlere neden olmaktadır. Çalışmamızda şirketin ticaret siciline tescil edilen ana sözleşmesinde yer almayan ancak fiilen iştigal ettiği faaliyet konularının vergi uygulamalarına etkileri üzerinde durulacaktır.

  • Bu yazımızda, kasa, emtia ve demirbaş eşyanın fiili sayım sonuçları ile kaydi durumlarının birbirine uymamasından kaynaklanan sayım noksan veya fazlalarının, vergi matrahının tespitinde ne şekilde dikkate alınacakları konu edilecek ve konuyla ilgili muhasebeleştirme esaslarına ilişkin açıklamalar ile örneklere yer verilecektir.