VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

* Dr., Yeminli Mali Müşavir

Özgür ÖZKAN





  • Çalışmamızın ana teması ‘ekonomik gerekçelerle emtiada düşük bedelle değerleme uygulaması’ olup, VUK’ un 274’ üncü maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde tanımlanmıştır. Ana tema bu şekilde olmakla birlikte daha özelde yakın dönemde ülkemizde yaşanan kur dalgalanmaları olgusunun yarattığı yüksek kurdan satın alınarak işletme kayıtlarına geçirilen bir emtianın kurdaki ani düşüşten sonra değerleme işlemine tabi tutulması durumunda VUK’ un 274’ üncü maddesinde öngörülen uygulamanın hayata geçirilip geçirilemeyeceği ve/ veya hayata geçirilmesinin işletmelere faydalı olup olmayacağı hususunun TMS-2 Stoklar standardı ile karşılaştırmalı olarak ve muhasebe kayıtları itibariyle açıklanması çalışmanın esas amacıdır. Anahtar Kelimeler: maliyet bedeli, emsal bedel, net gerçekleşebilir değer, stok değer düşüklüğü, karşılık, muhasebe kayıtları. JEL Sınıflandırması Kodları: M40,E62, M49.

  • Bu çalışmamızda öncelikli olarak benchmarking kavramını açıkladıktan sonra Benchmarking düşünce sisteminin kayıtdışı ekonomi ile ilgili olarak etkin bir şekilde kullanılması için yapılması gerekenler konusundaki öneri ve değerlendirmelerimiz anlatılacaktır.

  • Çevresel muhasebe yaklaşımına göre; üretim ve tüketim faaliyetleri sonucunda çevresel ve doğal kaynaklarda oluşan azalma, yıpranma ve bozulmaların değerlerinin belirlenerek, makro seviyede ülkelerin ulusal hesap sistemlerinde, mikro seviyede ise işletmelerin mali tablolarında çevresel maliyet olarak yer alması amaçlanmaktadır. Bu çalışmamız üç bölümden oluşmakta olup birinci bölümde çevre kavramı ile ilgili teorik konulara değinilecektir. İkinci bölümde çevresel muhasebe kavramı detaylı olarak açıklanacaktır. Son bölümde ise Çevresel Muhasebesinin uluslar arası muhasebe açısından önemi açıklanacaktır..

  • Birbirlerinden çok farklı yerlerde bulunan ve belki de birbirlerini hiç tanımayan alıcı ile satıcı yani ithalatçı ile ihracatçı arasında olası bir ticaret işleminde en önemli konu, malların gönderilmesi ve buna karşılık mal bedellerinin ödenmesi riskidir. İthalatçı ve ihracatçıların ülkelerinde dış ticarete ilişkin mevzuat farklılıkları da söz konusudur. Güven unsurunun olmadığı bir dış ticaret işleminde en önemli konu ödeme şekillerinin saptanmasıdır. Dış ticarete konu olan ödeme şeklinin belirlenmesi ülkenin mevzuatına, alıcı ile satıcı arasındaki ilişkilere, diğer bir deyişle güvene, malın türü ve tutarı gibi faktörlere bağlıdır. Eğer alıcı ile satıcı birbirlerini çok iyi tanıyor ve güveniyorsa en kolay ve en ucuz olan bir ödeme şeklini seçebilir. Bütün bu hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle malın teslimi ve bedelin ödenmesi konusunda taraflar güven, maliyet ve mevzuat yönünden durumlarına en uygun ödeme şeklini seçip aralarında anlaşmaya vardıktan sonra seçilen ödeme şeklinin yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle dış ticaret işlemini gerçekleştirirler. Değişik ülkelerdeki ithalatçı ile ihracatçı arasındaki ödeme aşağıdaki şekillerde yapılabilmektedir. - Peşin Ödeme - Mal Mukabili Ödeme - Vesaik Mukabili Ödeme - Akreditifli Ödeme - Kabul Kredili Ödeme Bu yazımızda, alıcı ve satıcı tarafından ülkemiz dış ticaret işlemlerinde en çok tercih edilen ödeme şekillerinden biri olan "Akreditif Mukabili Ödeme" şekli ile ilgili ayrıntılı açıklamalar ve muhasebe kayıtları açıklanacaktır.

  • Bu yazımızda, sermaye yapısı bozuk olan banka kredileri ile çalışan firmaların daha uygun fiyata kredi temin etmek, kredi almaya devam etmek v.b. maksatlarla yaptıkları gerçeğe aykırı finansal tablolar düzenlemesi ile ilgili değerlendirmeler yapılacaktır.

  • Bu yazımızda öncelikli olarak iflasın ertelenmesi müessesesine değindikten sonra mahkemece iflasın ertelemesi kararının verilmesinin şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına etkisi değerlendirilmeye çalışılacaktır.

  • Bu yazımızda; öncelikli olarak yukarıda tanımları yapılan danışmanlık hizmetlerinin türlerine değindikten sonra bu hizmetler karşılığında yapılan ödemelerinin ücret mi yoksa serbest meslek kazancı mı olduğu hususundaki ve genel olarak ücret-serbest meslek kazancı ayırımına ilişkin değerlendirmelerimiz yapılacaktır. Faaliyetlerin nitelikleri itibariyle doğru olarak belirlenmesi, vergilendirilecek kazancın (matrahın) tespit edilmesini önemli ölçüde etkilemektedir. Konunun net olarak ortaya konulabilmesi mevzuatımızdaki bazı kavramların ve düzenlemelerin bilinmesini gerekli kılmaktadır. Bu nedenle yazımızda değerlendirmelerimize yön veren bu kavramlara ve düzenlemelere de yer verilecektir.

  • Bu çalışmamızda, işverenle işçi arasında yapılan "net ücret" anlaşması çerçevesinde gerçek ücretlerden daha düşük tutarda asgari ücret tutarı üzerinden yapılan bildirimlerin hukuki açıdan değerlendirmesi yapıldıktan sonra işverenlerin vergi kanunları açısından karşılaşabilecekleri yasal müeyyideler ayrıntılı olarak açıklanacaktır.

  • 5615 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte, 5084 sayılı yasadaki teşviklerden biri olan gelir vergisi tevkifatının terkini asgari geçim indirimi sistemi nedeniyle işlevini kaybetmektedir. Çünkü ücretlilerden yapılacak gelir vergisi tevkifat tutarından asgari geçim indirimi tutarının düşülmesi sonucunda terkin edilecek gelir vergisi stopajı kalmamaktadır. Aksi durumda ise yani işverenler tarafından gelir vergisi stopajının terkin edilmesi durumunda ise asgari geçim indirimi sistemi işlerliğini kaybetmektedir. Çünkü bu durumda ücretliler için asgari geçim indiriminin hesaplanamaması çalışanlara olması gerekenden daha düşük (asgari geçim indirim düşülmeden ödeme yapılması)ödeme yapılması ile sonuçlanacaktır. Bu yazımızda söz konusu sorunun nedenleri ve çözüm yolları aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

  • Tüm dünyada geçerli en büyük ödeme sistem leri içindeki kartlı ödeme sistemleri diğer bir adıyla "plastik para" dünya ekonomisi içinde önemli bir yere sahip o lmu ştur. Batı dünyasında yıllardır plastik para olarak ad l andırı l an kredi kartları ülkemizde de yayg ın şek ild e kullanılmaktadır. Bir çok işyeri satışını kredi kartı ile gerçek l eşt irm ekted ir . Bu yaz ımızd a öncelikli olarak kredi kartlarının dünyadaki ve Türkiye'deki tarihsel geliş imi nden bahsettikten sonra kredi kartı kullanımının üye işyerleri açısından olumlu yön leri değerlendirilecek, kart lı sat ı ş l ar ı n muhasebeleşti ri 1 m esi hususu örneklerle açık lanm aya çal ışıl acakt ı r.

  • Bilindiği üzere, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile ek ve değişiklikleri, 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.01 .2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5520 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yazımızın bu bölümünde 5422 sayılı eski KVK.'daki kanunen kabul edilmeyen indirimlerden kısaca bahsedildikten sonra 5520 sayı lı yeni KVK. ile kurum kazancının tespitinde indirimi kanunenkabul edilmeyen giderlere ilişkin düzenlemeler karşılaştırmalı olarak, ana hatlarıyla açıklanacaktır.

  • Gelir Vergisi Kanunu'nun birinci maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra gelirin; bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu vurgulanmıştır. Safi tutara ulaşmak için hasılattan kanunda sayılan giderlerin indirilmesi gerekmektedir. indirilebilecek giderlerin nelerden ibaret olduğu, GVK'da, her gelir unsuru için ayrı ayrı tespit edilmiştir. Ayrıca KVK'da, kurum kazancının, Gelir Vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarından terekküp ettiği (meydana geldiği) belirtilmiştir. Vergi kanunları prensip olarak belgesiz giderlerin indirimini kabul etmemektedir. indirilecek giderlerin tevsik edici belgelere dayanması gerekir. VUK'un 227.maddesine göre, bu kanun uyarınca tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsiki mecburidir. Bu bakımdan gider kayıtlarının kanunda belirtilen fatura, fatura yerine geçen vesikalar, serbest meslek makbuzu, ücret bordrosu gibi tevsik edici belgelere dayanması gerekir. Ancak bazı durumlar için belgelendirilemeyecek giderlerin de olabileceği kabul edilmiş ve bunlar VUK.'un 228 . maddesinde sayılmıştır. Aynı şekilde götürü olarak tespit edilen giderlerin de tevsiki zorunlu değildir. Vergi kanunlarında köklü değişikliklerin yapıldığı şu günlerde mevcut kanunlarımızda gelir (ticari kazanç) ve kurumlar vergisi mükellefleri için geçerli olan kanunen kabul edilmeyen giderler maddeler halinde sayılmış ve ana hatlarıyla aşağıda açıklanmıştır.