VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Mevlüt GÜNGÖR





  • Asgari ücret, işverenin işçiye ödemek zorunda olduğu en düşük ücrettir. Asgari ücretin saptanmasında en önemli olan işçinin verimi, yeteneği, cinsiyeti değil, asgari ölçüler içinde insanca yaşama ve çalışma olanağının sağlanmasıdır. Asgari ücret tutarı ve üzerindeki vergi yükü eskiden beri tartışmalı bir konudur. Asgari ücret üzerindeki vergi yükünün artması hem asgari ücretin işverene maliyetini hem de kayıt dışı istihdamı arttırır. Bu durum bir yandan devletin vergi gelirlerini öte yandan işçinin eline geçen gerçek ücreti (reel geliri) azaltır. Bu çalışma kapsamında 2016 yılına ilişkin tespit edilen yeni asgari ücret tutarından hareketle asgari ücret üzerindeki vergi yükü ve asgari ücret artışının vergisel etkileri araştırma konusu yapılarak irdelenecektir.

  • Kayıt dışı ekonomi kavramı ile bir ülkede cereyan eden tüm kanuni veya gayri kanuni ticari ve ekonomik faaliyetler kastedilirken, Kayıt dışı istihdam bu faaliyetlerin iş gücü piyasasına bakan yönünü ifade etmektedir. Kayıt dışı istihdam ile mücadele ülkemizde temelde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) yetki ve sorumluluğunda olmakla beraber, kayıt dışı istihdamın boyutunun çok yüksek olduğu ülkemizde bu iş tek başına bir bakanlığın, kurum ya da kuruluşun üstesinden gelebileceği bir olgu değildir. Bu kapsamda çıkarılmış bir kısım yasal mevzuat ile de kayıt dışı istihdamla mücadele amacıyla, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında görevli denetim elamanlarına da bir kısım yetki ve görevler verilmiş ve beraberinde bazı sorumluluklar yüklenmiştir.

  • Memurlar ve diğer kamu görevlileri, yaptıkları işler ve sunmuş oldukları hizmetler nedeniyle kimi zaman yapılan bu işlerden maddi veya manevi olarak zarar gören kişilerce; haksız yere hakaret, suçlama ve iftiralarla maruz kalabilmektedirler. Hatta bazen de hiç hak etmedikleri halde idari soruşturma ya da adli kovuşturma ve yargılanma durumu ile karşılaşabilmektedirler. Yasalar gereği, hakaret, haksız isnat ve iftiraya uğrayan bir kişinin, hayatın hiçbir alanında hakaret veya iftira edene karşı korunaksız olması kabul edilemez. Hele de sırf ifa etmiş olduğu birtakım kamusal görevler dolayısı ile kamu görevlisi sıfatı taşıyan memurların, hakaret, haksız isnat ve iftiralara karşı korumasız olması asla düşünülemez. Bu konuya ilişkin kamu görevlisini koruyucu düzenlemelere; başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmak üzere, Devlet Memurları Kanunu, 4483 sayılı kanun ve Türk Ceza Kanunu'nda yer verilmiştir.

  • Kanun koyucu, vergi matrahının hangi unsurları içereceğini ve bu unsurların da hangi kriterlere göre, ne zaman ve ne şekilde değerlemeye tabi tutulacağını yürürlüğe koyduğu vergi kanunları ile özellikle de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) değerlemeye ilişkin hükümleri ile açıklığa kavuşturmuştur. Bu nedenle makalemizde, özellikle VUK'da olmak üzere vergi mevzuatında yer alan değerleme hükümleri ışığında, değerlemenin ne anlama geldiğini, değerlemenin unsurlarını, değerlemenin ne amaçla, nasıl ve ne zaman yapılacağını ve ne tür iktisadi kıymetlerin hangi değerleme ölçüleri ile değerlemeye tabi tutulacağını anlatmaya çalışacağız. Öte yandan, özellikli bir konu olan amortisman mevzuunun vergi matrahının tespitinde değerleme hükümleri açısından taşıdığı önemi irdelemeye ve açıklığa kavuşturmaya çalışacağız.