VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Kontrol Memuru

MEHMET KOYUNCU





  • Usulsüzlük, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 351. Maddesinde; vergi kanunlarının şekle ve usule müteallik (ilişkin) hükümlerine riayet edilmemesi (Uyulmaması) olarak tanımlanmış ve usulsüzlük fiilieri ve cezaları ise, YUK'nun 352, 353 ve Mükerrer 355. maddelerinde açıklanmıştır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, usulsüzlük; vergi mükellefi veya sorumlusunun vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine uymamasıdır. VUK'na göre tutulması zorunlu defterlerden birinin tutulmaması bir usulsüzlük fiili olup, karşılığı ise, usulsüzlük cezasının kesilmesidir. YUK'nun 352. maddesinde, birinci ve ikinci derece usulsüzlüklere, 353. ve Mükerrer 355. maddelerinde ise, Özel Usulsüzlüklere ve Cezalarına yer verilmiştir.

  • Bilgi işlem, eski uygulamaların (sistemlerin) yerine yeni defter tutma tekniklerini getirmiş olup, ayrıca muhasebe kayıtları ve diğer kayıtların programlar vasıtası ile oluşturulmasına olanak tanımıştır. Defter ve kayıtların tutulması ve muhafazası 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 215-219 ile 253-255. maddelerinde açıklanmıştır. ilgili maddelerde defterlerin nasıl tutulacağı, kayıt şekli ve zamanı ile defter ve vesikaların muhafazasının nasıl ve ne kadar süre ile sınırlı tutulacağı açık olarak hüküm altına alınmıştır. Bu hükümlere uyulmaması halinde uygulanacak cezai müeyyideler ise, aynı kanunun 352. maddesinde birinci ve ikinci derece usulsüzlükler bölümünde belirtilmiştir. Bu yazımızda daha çok defter ve kayıtların tutulması ve muhafazasında Bilgisayar destekli muhasebe yönünden teknik açıklamalara yer vermeyi amaçlamış durumdayız.

  • Uzlaşma tanım olarak, mükellef veya ceza muhatabı ile vergi idaresinin mükellef adına salınan vergi ve ceza miktarında ödeme konusunda miktar olarak anlaşmaları olarak tanımlanabilir. Vergi ve Ceza'ların konusu ise; ikmalen, Re'sen ve idarece terkedilen vergiler ile bunlara ilişkin vergi ceza'ları olup, 213 sayılı VUK'nunda yazılı şartlar dahilinde işleme tabi tutulur.

  • Ticari hayatın en büyük faktörü olan gerek şahıs işletmeleri, gerek ortaklık ve gerekse kurum halindeki firmaların ayakta kalabilmeleri ve faaliyetlerini olumlu yönde sürdürebilmeleri için, her yeni dönemde bir önceki döneme göre gözle görülür bir biçimde "ÖZ SERMAYE"lerinde dolayısıyla dönem karında artışın olması gerekmektedir. Bu artışlar enflasyon rakamlarınin üstünde olduğu takdirde ekonomik alanda büyüme, artışlar enflasyon rakamlarının altında olduğu takdirde ise ekonomik alanda küçülme (erime) söz konusu olacaktır. Bu nedenle firmalar; dönem başı ve dönem sonu öz sermayelerini mukayese etmek yolu ile dönem karını tespit ederek, gerek cari yılda ve gerekse gelecek dönemlerde firmanın faaliyeti hakkında bilgi sahibi olmanın yanında ticari hayatın geleceğine yön vermektedirler. Gerek müteşebbislerin ve gerekse uygulayıcıların (ister firmaların dönemsel özsermayelerinin tespiti ister murisin ölümü halinde ölüm tarihi itibariyle öz sermayenin tesbiti açısından) karşılaştıkları veya karşıtaşabilecekleri yorumsal ve uygulama güçlüklerini bir ölçüde gidermek amacıyla hazırlanan bu yazıda - Öz sermaye ve unsurları (Uygulama örnekli), öz sermaye mukayesesi ve dönem karını etkileyen kalemler ile karın tespiti konuları işlenmiştir.

  • Ticarete konu olan malların yer değiştirmeleri, nereden nereye, kim tarafından kime, hangi maldan ne miktarda gönderildiğini (sevk edildiğini) gösteren resmi belge "Sevk İrsaliyesi" olarak tanımlanmaktadır. Sevk irsaliyesi konusu 3239 sayılı Kanun'un 19. maddesi ile 213 sayılı V.U.K.'nun 230. maddesinin 5 numaralı bendi içinde değişiklik yapılarak yer almıştır. Buna göre faturalara irsaliye numarasının yazılması zorunlu hale getirilmiş olup, 213 sayılı V.U.K.'nun 167 ve 173 numaralı Genel Tebliğleri ile sevk irsaliyesinin; - Sevk edilen malın cins ve miktarı, - Satılan malı sevkedenin (satıcının taşıması veya taşıttırması halinde satıcının, alıcının taşıması veya taşıttırması halinde ise alıcının) adı soyadı, varsa ticaret ünvanı, adresi, vergi dairesi ve hesap numarası, - Malın kimden kime (Müşteriye gönderilmesi halinde) veya nereden nereye (satıcının işyerlerinin birinden diğerine gönderildiği veya emanet, konsinye v.s. durumlarda) gittiği, - Malın taşıyana teslim tarihine ilişkin bilgileri içermesi gerektiği belirtilmiştir. Sevk irsaliyesi ve fatura düzenine ili§kin olarak 12 Eylül 1991 tarih ve 20989 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 211 sıra no'lu V.U.K. tebliği ile irsaliyeli fatura uygulaması getirilmiş olup, isteyen mükelleflere fatura ve sevk irsaliyesini ayrı ayrı düzenlemek yerine belirlenen koşullara uymak kaydiyle tek bir belge olarak irsaliyeli fatura kullanma imkanı tanınmıştır. Bu belgeler noteriere tastik ettirilecek veya Maliye Bakanlığı ile anlaşmalı matbaalarda bastırılacak, seri ve sıra numarası verilerek kullanılabilecektir (V.U.K. Teb. 163, 167, 173, 211). Bu genel açıklamalardan sonra, sevk irsaliyesi ve irsaliyeli fatura uygulamasına yönelik olarak; mali idarece yapılan yasal düzenlemeler, mükelleflerce anlaşılamayan, farklı yorumlanan ve uygulamada karşılaşılan durumlar birlikte ele alınarak, konunun bütün olarak değerlendirilmesine çalışılacaktır.

  • Vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi amacıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığına, tutulmakta olan defter ve belgelere ilaveten tutulması veya düzenlenmesi uygun görülen defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva edeceği hususları belirleme ve bunlarda değişiklik yapma yetkisi 213 Sayılı V.U.K.'nun mük. 257 nci maddesi ile tanınmıştır. Sözkonusu madde ile alınan yetkiye istinaden Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından, 5.7.1988 tarih ve 19863 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 183 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 1 Ağustos 1988 tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilen hizmet işletmelerinde adisyon kullanılma zorunluluğu getirilmiştir. Kullanılması zorunlu belgeler arasında yer alan adisyon uygulamasına yönelik açıklamalar 213 sayılı V.U.K.'nun değişik tarihlerde yayımlanan tebliğleriyle yapılmıştır. Bu tebliğlerden en son 22 Mayıs 1993 tarih ve 21588 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 222 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile adisyon uygulamasına yönelik yeni düzenlemeler ve uygulamada karşılaşılan tereddütlerio ortadan kaldırılması için konuya yönelik açıklamalar ile öneriler yazımız konusunu oluşturacaktır.