VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Denetmen Yardımcısı

İBRAHİM ENSEN





  • - Vergi tabanının genişletilmesi, - Kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınması, - Sistemin basit ve açık hale getirilmesi, - Vergisini düzenli ödeyen mevcut vergi mükelleflerinin vergi yükünü arttırmadan vergi gelirlerinin arttırılmasını, amaçlayan ve başta Gelir Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, ve Vergi Usul Kanunu olmak üzere pek çok kanunda değişiklik yapan, 4369 sayılı Vergi Reform Kanunu, 29.07.1998 tarih ve 23417 Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Belirtilen bu amaçlara yönelik olarak Kanunun 34 ve 35. maddeleri ile yeniden düzenlenen G.V.K.'nun zirai kazançlarla ilgili maddelerinde köklü değişikliklere gidilmiştir. Kanunun mükellefler ve uygulayıcılar açısından daha anlaşılır hale getirilmesi için yapılan düzenlemeler aşağıda başlıklar halinde açıklanmaya çalışı lacaktır.

  • Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 3946 sayılı Kanunla değişen 94 üncü maddesinde kimlerin tevkifat yapmakla yükümlü oldukları belirtilmiş, anılan maddenin 11 numaralı bendinde de, çiftçilerden satın alınan zirai mahsul ve hizmet bedelleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi Usul Kanunu'nun 11 inci maddesine 3418 sayılı Kanunla eklenen hükümle, zirai ürünlerin (işlenmiş olanlar dahil) alım ve satımına aracılık eden kuruluşlar ile ticaret borsalarını bu mahsullerin satın alınması sırasında yapılacak vergi tevkifatından müteselsilen sorumlu tutma, söz konusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi tevkifatının hangi safhada yapılacağını her bir ürün için ayrı ayrı belirleme konusunda Maliye Bakanlığı'na yetki veri l miştir . Maliye Bakanlığı da bu yetki dahilinde yaptığı düzenlemelerle, 153 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinden başlayarak muhtelif tarihlerde yayımlanan genel tebliğlerle uygulamaya yön vermiştir. Buna göre, mal alımsatımı veya hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairelerine yatırmak zorunda olanların bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmemesinden, alım-satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar müteselsilen sorumlu olacaklardır. Ancak, ziyaa uğratılan veya beyan edildiği halde ödenmeyen bir gelir vergisi ile buna bağlı ceza, gecikme faizi ve gecikme zammının müteselsil sorumludan istenebilmesi için, müteselsil sorumlu tutulacak kişi ve kişilerin bu sorumluluğu gerektiren olayın bir vergi inceleme raporu ile tespit edilmesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, vergi idaresi bir vergi inceleme raporu ol maksızın müteselsil sorumluluğa dayanarak herhangi bir işlem yapamayacaktır. Buna bağlı olarak müteselsil sorumluluk esasının ilk bakışta karmaşık gibi görünmesi uygulamada müteselsil sorumluluğun tespiti açısından tereddütlere yol açtığından,konunun netleştirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Konuya açıklık getirmek amacıyla, zirai ürün bedelleri üzerinden yapılan gelir vergisi tevkifatında, müteselsil sorumluluk uygulamasına kısaca değinilerek daha çok müteselsil sorumluluğun bir sonucu olarak düzenlenecek olan vergi inceleme raporlarının hangi durumlarda düzenleneceği ve içeriğinin nasıl olacağı konularına ilişkin kişisel görüşümüz açıklanmaya çalışılacaktır.

  • Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 3946 sayılı Kanunla değişen 94 üncü maddesinde; kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tesbit eden çiftçilerin aynı maddenin 11 inci bendi uyarınca çiftçilerden satın aldıkları zirai mahsuller ve hizmetler için yaptıkları ödemelerden (avans olarak ödenenler dahil} tevkifat yapacakları hükme bağlanmıştır. Tavkifat oranları da 1.8.1995 tarihinden geçerli olmak üzere, 95/7137 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile hayvan ve hayvansal ürünlerde %2, diğer zirai ürünlerde %4, ticaret borsalarında tescil ettirilerek satın alınan hayvan ve hayvansal ürünlerde %1, diğer zirai ürünlerde ise %2 olarak belirlenmiştir. Öte yandan, vergi kayıp ve kaçağını önlemek ve kayıtlı alımları teşvik etmek amacıyla, Gelir Vergisi Kanununun 3946 sayılı Kanunla değişik 94 üncü maddesinin 11 numaralı bendi gereğince yapılacak tevkifat oranlarının 93/ 5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile zirai ürün alımlarının ticaret borsalarında tescil ettirilerek yapılması halinde %50 indirimli olarak uygulanması öngörülmüş, konu hakkında 175 seri no'lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde açıklamalar yapılmıştır. Daha sonra, aynı amaca yönelik olarak, toptancı hallerinde alım-satımı yapılan zirai ürünler için de 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile indirimli tevkifat oranı uygulaması getirilmiş ve bu düzenlemeleri içeren açıklamalar ise 185 ve 188 seri no'lu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde yapılmıştır. Söz konusu tebliğlerde, sadece toptancı hallerinde satılan zirai ürünlerde uygulanacak indirimli tevkifat oranının belirtilmesiyle yetinilmiş, mükelleflerin indirimli tevkifat oranlarından yararlanmaları için aranılacak şartlar konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bu durum ise, indirimli tevkifat uygulamasından yararlanacak mükellefler açısından tereddütlere neden olmaktadır. Bu çalışmada, taptancı hallerinde alım-satımı yapılan zirai ürünlerde indirimli gelir vergisi tevkifatı uygulaması ve mükelleflerin indirimli tevkifat oranlarından faydalanabilmeleri için yapmaları gereken işlemler açıklanmaya çalışılacaktır.