VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Denetmeni

Ayhan YILMAZ





  • Spor kulüpleri mevcut yasalara göre dernek şeklinde kurulmakta, yasal değerlendirmelerde dernek olarak işlem görmektedirler. Bu nedenle spor kulüpleri hakkında yapacağımız açıklamalar aynı zamanda dernekler hakkında da yapılmış olacaktır. Spor kulüpleri aynı zamanda dernek olduklarından Dernekler Kanununa ve bu kanuna bağlı yayımlanan yönetmelik ve tebliğlere tabidirler. Spor kulüpleri, kurumlar vergisi kanununda kurumlar vergisi mükellefi olarak tanımlanmadıklarından, doğrudan vergi kanunlarına tabi değillerdir. Fakat gerek bağlı iktisadi işletmeleri sebebiyle gerekse vergiye tabi bazı eylemleri nedeni ile Kurumlar Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanununu, Vergi Usul Kanunu ve bu kanunlara bağlı olarak yayımlanan genel tebliğlerde yer alan düzenlemelere tabidirler. Bu yazımızda, spor kulüplerinin vergilendirilmesi konusunu, önce Dernekler Kanunu'nda yer alan düzenlemelere göre, daha sonra Vergi Kanunlarına göre açıklamaya çalışacağız.

  • Tarımsal amaçlı kooperatifler, çiftçileri ve üreticileri bir araya getirerek bir yandan girdi ve kredi sağlamak, diğer yandan pazarlama konularında yardımcı olmak ve pazar koşullarında kuvvetli olmalarını sağlamak amacıyla kurulmuş kooperatiflerdir. Bu görevleri ile kırsal kalkınmada ve kırsal toplumların yaşam şartlarının iyileştirilmesinde önemli birer araçtırlar. Bu tür kooperatifler doğru kullanıldıklarında işlevsel olmakta, çiftçilerin ferdi olarak ürün yetiştirme ve bu ürün- sayı: 110 * kasım 2008 vergi raporu leri pazarlama sürecinde "birlikten güç doğar" deyiminin tam anlamıyla gerçekleştiği oluşumlar haline gelmektedir. Kooperatifler kar elde etme amacından ziyade ortaklarının menfaatlerini gözeten sosyal yapılar olmasına rağmen, içinde yer aldıkları ekonomi itibariyle vergisel yükümlülüklerini de yerine getirmek zorundadırlar. Ancak belirli şartlar sağlandığında vergisel muafiyetler ve istisnalardan yararlanabilmektedirler. Kooperatifçilik yanlış uygulandığında, ciddi vergisel yüklerle karşılaşılabilmekte, ticari amaçlı bir işletmeden farkı kalmayabilmektedir. Tarımsal Amaçlı Kooperatifler, özellikle köy kalkınma kooperatiflerinin üyeleri ve yöneticileri kırsal kesimde çiftçi durumunda olan insanlar olduğu için, vergisel yükümlülükler iyi bilinmemekte, gerek kooperatifin faaliyet döneminde gerekse tasfiye dönemlerinde hatalı muhasebe kayıtları ve hatalı beyanlar yapılmaktadır. Özellikle tasfiye dönemi diğer faaliyet dönemleri ile aynı değerlendirilmektedir. Hâlbuki tasfiye kurumun varlıklarının paraya çevrilmesi süreci olup, muafiyet şartlarının net olarak ihlal edilmesi gereken bir süreçtir. Tasfiye sürecinde, ortaklar dışındaki kişilere veya ortaklara ortaklık statüsü dışında aktifte yer alan varlıkların satışı söz konusudur. Bu da açık şekilde muafiyet şartlarının ihlal edilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla, tasfiye sonunda kar veya zarar çıkar ve kar çıkması durumunda, kurumlar vergisine tabidir. Bu nedenlerle, kooperatiflerin mevzuata hâkim kişiler tarafından idare edilmeleri ve muhasebelerinin vergi mevzuatını iyi bilen kişiler tarafından tutulması önem arz etmektedir.

  • İş ortaklıkları, yapımı yıllar süren ve tek bir firmanın yapabilmesinin zor olduğu büyük çaplı işlerde, birden fazla fi r manın güçlerin i bir araya getirerek bir işi yapabilmelerini sağ l ayan, sadece yap ıl a n iş dolayısıyla ortaya ç ı kan kazanc ın vergilendirilmesi amacıyla kurumlar vergisi mevzuatımıza girmiş bir mükellefiyet şeklidir. iş ortaklığı şeklinde mükellefiyet açılabilmesi, kanun ve tebliğ hükümleriyle belirli şartlara bağlanm ı ştır. Ancak bu şart l ar birlikte sağlanırsa mükellefiyet açılabilecektir. Bu yazımızda, bu şartlarda 'neler değişti ve neler aynı kaldı' sorularına cevap aranacak ve açıklamalarımız bu doğrultuda olacaktır.