Franchising bir ürün veya hizmetin imtiyaz hakkına sahip tarafın, belirli bir süre şart ve sınırlamalar dahilinde işin yönetim ve organizasyonuna ilişkin bilgi ve destek (*know-how) sağlamak sureti ile, imtiyaz hakkını ticari işler yürütmek üzere ikinci tarafa verdiği imtiyazdan doğan, uzun dönemli ve sürekli bir iş ilişkilerinin bütünüdür. Franchising dünyada ülkeler arasında yaşanan ekonomik, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişmelerin bir sonucu olarak doğmuştur.Franc- hising sadece ülkeler arasında değil,bir ülkede şehirler arasında da dağıtım ve pazarlama tekniği olarak gelişme göstermekte olup, spor malzemeleri malzemeleri, temizlik malzemeleri, sağlık tesisleri, otelcilik, motorlu araç satışı, araba, ev kiralama, moda evleri,benzin istasyonları alanlarında yaygın bir kullanım alanı bulunmaktadır. Yurt dışında yerleşik kurumlara yapılan imtiyaz hakları (franchising) Ödemeleri gayrimenkul sermaye iradı kabul edilmektedir. Bu nedenle dar mükellef kurumlara başlangıç (sisteme giriş) bedeli, royalty ve reklam harcamalarına katkı payı adı altında yapılan ödemeler üzerinden KVK'nun 30.maddesine göre % 15 oranında kurumlar vergisi stopajı yapılmaktadır. Yurt dışında yerleşik kurumların Türkiye'de KDV mükellefiyeti bulunmadığından sisteme giriş, royalty veya reklam katkı payı ödemeleri üzerinden hesaplanan KDV'nin, kanunun 9/1. Maddesine göre Türkiye'deki kişi ve kuruluşlar tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No'lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir.
5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu- nun(2) 19.maddesinin 3.fıkrasının b bendinde, yer alan düzenlemeye göre kısmi bölünme ayni sermaye teşkili suretiyle yapılabilmektedir. Kısmi bölünme işlemi, bir üretim tesisi veya işletmenin parça parça elden çıkarılarak şirketin üretim ve hizmet ifası faaliyetinden alıkonulması sonucunu doğurmamalıdır. Bu nedenledir ki, Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının b bendinde, üretim tesisleri ve hizmet işletmelerinin ayni sermaye olarak konulmasında, bu faaliyetlerin ifası için gerekli olan unsurların bir bütünlük içinde dikkate alınması öngörülmek suretiyle işletme bütünlüğünün korunması esas alınmıştır. Kısmi bölünme işleminde, anonim ve limited şirketlerin mal varlığının bir kısmı mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devrolunmakta ve bunun karşılığında bölünen şirket veya ortakları devralan şirketin ortaklık paylarını iktisap edilmektedir. Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesine göre gerçekleşen kısmi bölünme ve hisse değişimi işlemlerinden doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir. Kısmi bölünme işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından, bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olacaklardır.
Üniversiteler, araştırma kurum ve kuruluşları ile üretim sektörlerinin işbirliği sağlanarak, ülke sanayinin uluslararası rekabet edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması maksadıyla teknolojik bilgi üretmek, üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirmek, ürün kalitesini veya standardını yükseltmek, verimliliği artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek, teknolojik bilgiyi ticarileştirmek, teknoloji yoğun üretim ve girişimciliği desteklemek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeni ve ileri teknolojilere uyumunu sağlamak, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun kararları da dikkate alınarak teknoloji yoğun alanlarda yatırım olanakları yaratmak, araştırmacı ve vasıflı kişilere iş imkanı yaratmak, teknoloji transferine yardımcı olmak ve yüksek/ileri teknoloji sağlayacak yabancı sermayenin ülkeye girişini hızlandıracak teknolojik alt yapıyı sağlamak amacıyla, 4691 Sayılı "Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu yürürlüğe konulmuştur.Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'nda yapılan düzenlemeyle teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren mükelleflerin, münhasıran bu bölgedeki yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar, faaliyete başlanılan tarihten bağımsız olmak üzere, 31/12/2013 tarihine kadar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
5228 sayılı Kanunla özel iletişim vergisinde yapılan değişiklik sonucunda 01/08/2004 tarihinden itibaren 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle verilecek diğer telekomünikasyon hizmetleri de özel iletişim vergisinin konusuna girmekte- dir.Telekomünikasyon Kurumuyla imzalanan görev veya imtiyaz sözleşmesinde yer almayan veya bu Kurumdan ruhsat veya izin alınmasını gerektirmeyen hizmetler özel iletişim vergisine tabi değildir.Konumuz olan "Özel iletişim Vergisinde indirim,istisna ve iade uygulaması" Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan genel tebliğ ve sirküler çerçevesinde aşağıda irdelenmiştir.