VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

* Prof. Dr., Hacı Bayram Veli Üniversitesi, İİBF Maliye Bölümü Öğretim Üyesi

Fatih SARAÇOĞLU





  • Mali gücün doğru biçimde kavranması hedefine yönelik olarak değerli konut vergisi yürürlüğe konulmuştur. Vergi, 100.000’den fazla konutu kapsamaktadır. Değerli konut vergisi; özellikle mükelleflerin sahip olduğu toplam varlık değerinin dikkate alınmaması, matrahının kanunda açıkça belirtilmemiş olması, kayıt dışı çalışmaya neden olabileceği, hasılatının yerel yönetimlere bırakılmaması ve içinde yer aldığı kanun açısından önemli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Değerli konut vergisi, küreselleşmenin vergi yapılarında neden olduğu bozulmalara karşı bir önlem olarak düşünülebilir. Ancak bu bozulmaya karşı yapılması gereken, kuşkusuz öncelikle kayıt dışı ekonominin azaltılması ve gelir üzerinden alınan vergilerin ıslahıdır.

  • Otomotiv sektöründe ÖTV oranlarının yeniden belirlenmesine yönelik yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede çeşitli kriterleri dikkate alarak vergi oranlarını belirleme yetkisi, Bakanlar Kuruluna verilmiştir. ÖTV oranlarının hesaplanmasında motor silindir hacminin yanı sıra fiyat kriteri de devreye alınmıştır. Taşıtlar motor gücüne göre 3 dilime ayrılmış, hibrit araçlarda vergi oranları ayrıca belirlenmiştir. Düzenlemenin temel amacı, vergiden kaynaklanan bozucu yapıyı değiştirmek ve daha adaletli, araçların özelliklerini dikkate alan bir vergileme sistemi oluşturulması olarak açıklanmıştır. Yapılan düzenlemeler, otomotiv sektörünün gelişimi, müşteriler ve vergi tekniği açısından bazı sorunları beraberinde getirmiştir.

  • Ülkemizde kurumlar vergisi mükellef sayısı 675.000 civarında iken, kurumlar vergisi hasılatının toplam vergi hasılatı içindeki payı %8,9'a kadar gerilemiştir. Öte yandan ilk 100 mükellef toplam kurumlar vergisinin yaklaşık 1/3'ünü ödemektedir. Kurumlar vergisi hasılatının düşük gerçekleşmesi ise, kayıt dışı ekonomik faaliyetler ve vergi kaçakçılığı, uluslararası vergi planlaması, efektif vergi oranının düşük gerçekleşmesi, muafiyet, istisna ve teşvikler, zarar beyanları, grup şirketleri ve holdingleşme ile vergilemede kolaycılık ve baskı gruplarının etkisine bağlanabilir. Kurumlar vergisi hasılatının düşük gerçekleşmesi mali yapıda bozulmayı beraberinde getirmekte; bu açıdan uzun vadede vergi bilincinin yerleştirilmesi, kısa vadede ise özellikle denetimlerin artırılması gerekmektedir.

  • Ülkemizde mobil iletişim üzerine çok sayıda vergi ve benzer nitelikte yük uygulanmaktadır . Şöyle ki ilk aboneliktealınan özel iletişim vergisi, telsiz ruhsatname ücreti, telsiz kullanım ücreti, hazine payı , kurum masrafiarına katkı payı, konuşma ücreti üzerinden alınan özel iletişim vergisi ve katma değer vergisi bu anlamdaki yüklerdir. Bu kadar çok ve çeşitli sayıda yükümlülük, ülkemize mobil telefonlar üzerindeki vergi yükü aç ı sından liderlik kazandırmaktad ı r. Bu makalede gerek ülkemizde gerekse bazı yabancı ülkelerde mobil hatlarda vergilendirme rejimi incelenecektir. Mobil hatların vergilendirilmesinde genel uygulama katma değer vergisi uygulaması biçimindedir. Ayrıca bazı ülkelerde ülkemizdeki özel tüketim vergisine benzer biçimde sektöre özgü vergiler uygulanmaktadır.

  • Güvenilir haberleşme hizmetlerinden yararlanılması, ülkelerin ekonomik gelişmelerine ve sosyal refah seviyelerinin ilerlemesine yard ı mc ı olmaktad ı r. Mobil iletişimin ve özellikle cep te l efo n lar ı n ı n i ş yerlerinde ver i mli l iğin art ı rılması ve piyasa koordinasyonu üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Dolayısıyla mobil iletişimin sağlad ı ğı sürekli erişi i ebilme i mkanını göz ardı edilebilmek ve bundan doğabilecek zarara katlanabilmek kolay değildir. Özellikle KOBi'ler bu imkandan yaralanmak durumundadır. Bireylerin glinün büyük kısmını TV izleyerek, elektronik postalarını okuyarak, internette dolaşarak ve telefon görüşmesi yaparak geçirdikleri dikkate alındığında mobil iletişimin önemi daha iyi kavranabilecektir. Cep telefonları sayesinde iş yapma biçimi değişebilecek, bu ise verimlilik artışları yoluyla iktisadi büyümeye katkı da bulunabilecektir. Bu makalede GSMA tarafında n telekomünikasyonu etk ileyen vergi oran l arının ve oranlardaki indirimin etkilerinin sorgulanması amac ı yla yapılmış. Çal ı şmanın bulgularına değinilecek ve Türkiye açısından durum değerlendirilecektir.

  • İşletmeleri tek şahıs i şletmesi kurma ya da şirketleşme (yani hukuki statü seçimi açısından) açısından kültürel ve ekonomik faktörlerin yanı sıra, özellikle bazı kanun i sınırlamalar ve bu çerçevede vergi düzenlemeleri etkili olmaktadır. Güç lü işletme yapılar ı nın o l uştu rul ma sı ve sonucunda kurum l aş m a , i ş l etme sah ipleri ya da yönetic iler ta rafında n , işletmeni n kişi l erden bağıms ı z o larak, y ıllarca ayakta kalabi lmesi ve bu na imkan verebilecek bir yönetim yap ı s ı olarak ta nım l a nırken; çalı şa nlar kurum l aşmay ı işletmeye duyulan güven, i ş letmenin ç a lı şan l ar üzerind eki imajı , o nl ara maddi ve manevi güven vermel erine bağ l ama ktad ır' . Buradan a n laş ıl aca ğ ı üzere, k ur u ml aş ma, üreti len mal ve hizmetlerin güve n i l i r liği, işletm e nin kamuoyuna mal olmas ı , ya ş anı süresi ni a rtırm a s ı gi bi yönlerden etkili olmaktad ı r . i ş l etm e l e ri n çeşi tli hukuk i statü lerde kurunı l aşm ala rın da; rekabete ka rşı güçlü hale gelmek, teknolojik yenil ikleri iz leyip on lara ayak uydu rabi lmek, uzun yaşa m çi zgisine ul aşa bil me k, kamuoyuna gelecek için güven veren bi r konuma gelmek, i ş l etm enin etk inli ğ in i a rtır mak2 , mal i sor umlul uğu miktar ve kapsam yönünden s ınırl a ndırılm a k3 , mali kaynakl ara u l aş m a k, ö lçek eko nomisine u l aşmak, i şletmenin stratej ik hedeflerine ul aşmas ın ı engelleyen d i renc i k ı r m a k, dışa aç ıl a rak, faa liyetlerin i ul u s l a rarası alanda sü rdürebilmek dü şü n ce l e r i etk ili olmaktad ı r . Bu çalışmada tek şahıs işletme s i kurma ya da ş ir ketleşme (yani hukuki statü seçimi açısından ) aç ı sından vergi düzenlemelerinin amaçları ve etkili in celenecektir

  • Vergi kapasitesi, toplumun gelirinin bir k ı smını vergi aracılığıyla kamu harcamalarının finansmanı ayırma elverişliliğini göstermekte; milli gelirin en az geçim harcamaları üzerinde kalan kısmını ifade etmektedir. Kesin bir kavram olmamakla birlikte; tarihsel süreç içinde üzerinde önemle durulan vergi kapasitesi konusunda en fazla ilgi görmüş olan görüş , Colin Clark' ın görüşüdür. C. Clark, 1945'te vergi kapasitesi ile ilgili olarak milli gelirin %25'i veya daha az bir oranı olabileceğini ileri sürmüştür . Daha sonra %25' şin yuvarlak bir rakam olduğunu , sınırın %24-26 veya %23-27 arasında kabul edilebileceğini belirtmiştir. Bu konudaki çeşitli görüşlere rağmen , vergi kapasitesi kesin bir oran açıklanamamakta , kendisini belirleyen faktörler ortaya konularak tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Ancak söz konusu faktörlerin vergi kapasitesi içindeki payları ve etkinlikleri ülkeden ülkeye ve zamana göre değişmesi , söz konusu faktörlerin tümünün dikkate alınması durumunda bile, kayıt dışı ekonomi gibi modele dahil edilemeyen faktörler dolayısıy l a vergi kapasitesinin tam olarak belirlenebileceği kuşku ludur. Her ülkede ve her zaman doğru, değişmez bir miktar veya oran olarak ifade edilemeyen vergi kapasitesi; iktisadi, toplumsal ve siyasi koşullara bağlı olarak değişmektedir