VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Denetmeni

ŞEREF EDİZBİLEK





  • Bilindiği üzere 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Gerçek ücretler" başlıklı 63. maddesine; 3946 sayılı kanunun 13. maddesiyle 1.1.1994 tarihinden geçerli olmak üzere 5 numaralı bentle "Mükellefin kendisi, eşi ve çocukları ile ilgili eğitim, sağlık, gıda, giyim ve kira harcamalarının yıllık toplam tutarının 1/3'ü"nün gerçek ücretierin tespitinde indirilebileceği hususu düzenlenmiştir. Bu uygulamadaki prosedür gerek GVK 63/5. maddesinde, gerekse konu ile ilgili olarak yayımlanan 176, 178, 182 ve 190 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğleriyle açıklanmıştır. Uygulamanın ismi ise "Özel Gider indirimi" olarak 176 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinde konulmuştur. Genel olarak uygulamanın nasıl yapılacağı, kimlerin bu indirimden yararlanacağı, indirime konu olan harcamalarla ilgili birçok yazı kaleme alınmıştır. Bu nedenle yazımızda genel uygulamada değilde, geçici veya sürekli işten ayrılma gibi bazı özel durumlardaki uygulama, bu uygulamalar sırasında çıkan bir sorun ve sorunun çözümü için bir öneri konu edilmiştir.

  • Vergi Usul Kanunu 229 sıra numaralı Genel Tebliğinde, Ve'fgi Usul Kanunu'nun 353. maddesi ile ilgili açıklamalar doğrultusunda 6.7.1994 tarihinden önceki özel usulsüzlük cezası gerektiren fiiliere 6. 7.1994 tarihinde düzenlemeyle belirlenen yeni oran ve miktarlarda vergi dairelerince ceza kesilmekte; mükellefler de bu cezalara karşı kanun-tebliğ çelişınesi olduğunu iddia ederek dava açmaktadırlar. Aşağıda öncelikle özel usulsüzlük cezasının kesilmesi için olması gereken kıstaslar ortaya konulmuş, daha sonra tebliğ bazındaki açıklamalar ve tebliğin uygulanmasından doğan sorulara cevap aranorak çözüm için bir öneri yapılmıştır.

  • İrsaliye fatura 12 Eylül 1991 tarih ve 20989 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 211 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile ihdas edilen bir belgedir. Sözkonusu tebliğin ilk paragrafında "Başkanlığımıza yapılan başvurular gözönüne alınarak, mükelleflerin faaliyetlerini aksatmadan yürütmelerini sağlamak ve uygulamayı kolaylaştırmak amacıyla Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 257'nci maddesinin Başkanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak bu Tebliğ ile, fatura ve sevk irsaliyesinin ayrı belgeler olarak değil, isteyen mükellefler açısından "irsaliyeli fatura" adı altında tek belge olarak düzenlenmesi ve kullanılması esası getirilmektedir. n ifadesi bulunmaktadır. Bu belge türünün mali sistemde yaşama geçirilmesinin yasal dayanağı V.U.K.'nun "yetki" başlıklı mükerrer 257'nci maddesidir. Bu madde hükmüne göre; "Maliye ve Gümrük Bakanlığı bu kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi mecburiyetini kaldırmaya, vergi kayıp ve kaçağını önlemek amacıyla tutulmakta olan defter ve belgelere ilaveten tutulmasını veya düzelenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva edeceği hususları belirlemeye yetkilidir." Yetki maddesine göre düzenlenmesi uygun görülen İrsaliyeli Fatura 211 sıra nolu tebliğde belirtildiği gibi Vergi Usul Kanunu'nda daha önce var olan iki ayrı belgenin tek belge şekline getirilerek, ticari işlemlerine uyan mükelleflerin istemeleri halinde kullanımına sunulmuştur. ·Yazının asıl amacının bu· belgeyi kimlerin düzenleyip, kimlerin dü·zenlemeyeceği olmamakla birlikte bu konuya da kısaca değinmekte fayda vardır. Vergi Usul Kanunu'nun 232'nci mddesine göre fatura kullanma mecburiyeti (düzenleyip vermek zorunluluğu yönüyle) ve aynı kanunun 230/ 5. maddesi gereği sevk irsaliyesi düzenlemek mecburiyeti bulunup da 2311 5. maddede belirtilen malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami on gün içinde fatura düzenleme hakkından feragat edip, bunları tek belge şeklinde düzenlemek ve kullanmak isteyen mükellefler, irsaliyeli fatura düzenleyeceklerdir.

  • 6 Mayıs 1994 tarihinde bir kamu alacağının tahsili, ödenmemesi durumunda ise kamu alacağına karşılık olarak haczedilmiş olan malların işveren tasarrufundan kamu tasarrufuna geçeceği taşıma işleminin yapılması için mükellef kurum bürosuna giden memurlardan Muhammet Karagüzel görevi başında şehit olmuştur. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması ve ülkemizin içinde bulunduğu zor dönemde mükellef idare ilişkilerinin bozulmaması arzusundayız. Milletimiz ve camiamıza başsağlığı diliyoruz. Bu acının ardından, tahsilatla ilgili yeni yasal düzenlemeler ve tahakkuk etmiş vergilerin tahsili aşamasında karşılaşılan zorlukların ortaya konulup, sorunların çözümünde kullanılabilecek önerilerden bahsetmemizin anlamlı olacağı görüşühdeyiz.