Bilgi ve teknoloji gün geçtikçe hızlı bir şekilde ilerliyor. Bu hızlı değişim ortamı gerek özel sektör gerekse kamu sektörü için yeniden yapılandırma projelerini zorunlu hale getiriyor. Bu bağlamda yapılan değişikliklerden biri de Vergi Usul Kanunu'nun Maliye Bakanlığına tanıdığı uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yönelik yetkilere istinaden, faturanın elektronik belge olarak düzenlenmesi yani e-fatura uygulamasıdır. E-fatura uygulaması maliyet etkinliği, verimlilik artışı ve şeffaflık gibi avantajları beraberinde getirdiğinden, birçok ülkede uygulanmakta ve yasalar ile zorunlu kılınmaktadır.
Girişim; bir işe girişme, teşebbüs anlamına gelirken, girişimci; ticaret, endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse, müteşebbis anlamına gelmektedir.* 1 Bir girişimci için en önemli unsur ortaya konulacak olan sermayenin tedarikidir. İşte bu noktada girişimcilerin imdadına alternatif bir finansman aracı olan girişim sermayesi yetişmektedir. Diğer adıyla risk sermayesi olan girişim sermayesi ise, girişim sermayedarları tarafından girişimcilerin kullanımına sunulan sermaye olarak tanımlanabilir. Yani gelişme potansiyeli olan veya geliştirmek amaçlı bir fikre sahip ancak finansman sıkıntısı çeken işletmelerin finansmanına yönelik alternatif bir finansman aracıdır. İşte bu noktada girişimciliğin teşvik edilmesi amacıyla; 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un2 15. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na (VUK) eklenen 325/A maddeleri ile, girişim sermayesi fonu ayrılmasına ve bununla bağlantılı olarak 6322 sayılı kanunun 9. ve 36. maddeleri ile ayrılan bu fonun 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK) ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nda (GVK) matrahtan indirimine ve 34. maddesi ile bu yatırım fonu ve ortaklıklarından elde edilen iştirak kazançlarına ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu makalemizde; - Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları, - Girişim Sermayesi Fonu, - Girişim Sermayesi Fonunun Türk Vergi Mevzuatındaki yeri ve vergisel boyutu konularına değinilmiştir.
Franchising, temel tanımıyla marka hakkının kullandırılması demektir. Yeni bir işletme kurmak veya kurulu bir işletmeyi gerek ulusal, gerekse uluslararası koşullar ve bu koşullarda meydana gelen sürekli değişimlere uyumlu kılarak başarıya eriştirmek, bireysel yatırımcılar açısından çok güçtür. Küçük işletmelerin bu güçlükleri çözmeleri, özellikle büyük işletmelerin sağladığı olanaklardan yararlanarak daha kolay olmaktadır. İşte bu yüzden günümüz ekonomik koşullarında, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede, uygulanır hale gelmiş olan franchising yöntemine vergisel açıdan yaklaşıldığında, marka hakkını kullandıran ile marka hakkını kullanan kişi ve kurumlar bakımından bazı vergisel yükümlülükleri de beraberinde getirmektedir. Bu makalemizde; - Franchise nedir? - İşleyişi nasıldır? - Türk Vergi Mevzuatındaki yeri ve vergisel boyutu nasıldır? sorularına cevap verilmeye çalışılmıştır.