Vergi Usul Kanunu’nun 5. maddesine eklenen 6. fıkra ile vergi mahremiyeti kapsamındaki bilgilerin kamu kurum ve kuruluşları ile paylaşılması hususu düzenlenmiştir. Bunun için ilgili kurum veya kuruluşlar bilgi talep edebilme yetkisine sahip olmalı; paylaşılacak bilgi ise kurum ve kuruluşların görevleriyle doğrudan ilgili olmalı ve görevlerinin ifası için zorunluluk ve süreklilik arz etmelidir. Anılan düzenlemenin kurumların görevlerini yerine getirmelerinde hız ve kolaylık sağlaması mümkündür. Ancak vergi mahremiyeti kapsamındaki bilgiler vergi yükümlülerine ait sırlar olup, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı gibi temel hak ve hürriyetlerin koruması altındadır. Bu durumda temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının şartlarını düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesindeki ilkelere uygun olması gerekmektedir. Bu makalede anılan fıkranın Anayasa’ya uygunluğu değerlendirilecek; tespit ve eleştiriler doğrultusunda bazı önerilerde bulunulacaktır.
ÖZ Çiftçilere sağlanan karşılıksız desteklerden zirai kazanç kapsamında yapılan tevkifatlar, kişilerle vergi idaresini karşı karşıya getirmektedir. Söz konusu destekler, çiftçilerden alınan ürün veya hizmetlere karşılık yapılmadığı için, Gelir Vergisi Kanunu uyarınca tevkifata tabi olmaması gerekir. Ancak vergi idaresi, kesinti yapılması gereken ödemelerin kapsamını geniş yorumlamaktadır. Yargı organı ise genel olarak söz konusu tevkifatların iadesi yönünde karar vermekle birlikte, gerekçeler arasında farklılıklar bulunmaktadır. Karşılıksız verilen desteklerden tevkifat yapılmasının, 1982 Anayasası’nın 73. maddesinde düzenlenen verginin yasallığı ilkesi bakımından büyük sorun oluşturduğu düşünülmektedir. Vergi idaresinin hukuka aykırı olduğu düşünülen bu uygulamaya son vermesi, yargı organının ise yapılan kesintilerle ilgili davalarda, idarenin hukuk sınırları içinde kalmasını sağlayacak bir çözüm getirmesi beklenmektedir.