Bilindiği üzere vergi, kamunun mali yapısı içinde yer alan kamu gelirlerinin en önemli kalemini oluşturmaktadır. Kamu gelirleri ise ülkedeki kamusal giderlerin yapılması ve kamu borçlarının ödenmesinde temel mali kaynak rolündedir. Verginin bu mali boyutunun ötesinde ekonomik, sosyal ve siyasi boyutları da vardır. Verginin alınması, uygulanması, yönetimi gibi konulara dair düzenlemeler ülkedeki siyasal, sosyal, ekonomik birçok olayı yakından etkilemektedir. Vergi literatürüne bakıldığında vergiler iki temel sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Bunlardan ilki verginin asıl mükellefinden alınıp alınmamasına göre yapılan dolaylı ve dolaysız vergiler ayrımıdır. Diğer sınıflandırma ise verginin üzerinden alındığı ekonomik değere, daha doğrusu verginin konusuna göre yapılan sınıflamadır. Bu ikinci sınıflamaya göre vergiler gelir üzerinden, servet üzerinden ve harcamalar üzerinden alınan vergiler olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Gelir vergisi ve kurumlar vergisi gelir üzerinden alınan iki vergi türüdür. Gelir vergisinin konusunu gerçek kişilerin gelirleri, kurumlar vergisinin konusunu ise tüzel kişilerin gelirleri oluşturmaktır. Öte yandan genel uygulama olarak vergileri ödeyenler mükelleflerdir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun* 1 8. maddesine göre; kendisine vergi borcu terettüb eden yani vergi borcu düşen gerçek ve tüzel kişiler vergi mükellefi olarak tanımlanmıştır. Gelir vergisi özelinde ise tam ve dar mükellefiyet olarak iki tür mükellefiyet bulunmaktadır. Bu çalışmamızda gelir üzerinden alınan iki vergiden biri olan gelir vergisinin konusu ve gelir vergisindeki mükellefiyet türleri irdelenecektir.
Türkiye'de kurumlar vergisi alanında birçok vergisel teşvik uygulanmaktadır. Bu teşvikler büyük oranda 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile düzenlenmiştir. Ancak 5746 ve 4691 sayılı kanunlarla, bilimsel ve teknolojiye dönük araştırma geliştirme çalışmalarının özendirilmesi amacıyla kurumlar vergisi mükelleflerine önemli vergisel avantajlar sunulmuştur. Serbest bölgelerle ilgili düzenlemeleri içeren 3218 sayılı kanunla da bu bölgede faaliyet gösteren kurumlar vergisi mükelleflerine vergisel olarak büyük kolaylıklar gösterilmiştir. Tüm bu teşviklerin amacı tabi ki temel olarak ülkenin ekonomik kalkınmasının sağlanması ve artırılmasıdır. Bu çalışma ile söz konusu düzenlemelere değinilmiş, konunun oldukça kapsamlı olması nedeniyle, yasal düzenlemeler temelinde kısa açıklamalar yapılmaya çalışılmıştır.