Bilindiği üzere; ihracatın teşviki amacıyla 3297 sayılı kanunun 3'ncü maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun" Mal ve Hizmet ihracatı" başlıklı 11 'nci maddesinin 1 'nci fıkrasına (c) bendi ilave edilmiş , yapılan bu değişikle vergi mevzuatına , ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından yapı lan teslimlerde tecil-terkin sistemi dahil edilmiştir . Bu sistemle ihracatçılar bazı şartlarla KDV ödemeksizin mal tedarik edebilmekte ve KDV iadesi ile uğraşmaktan kısmen kurtulmaktadır. imalatçılar ise teslim KDV'si kadar olan KDV borcunu faizsiz olarak tecil ettirmek suretiyle finansman yükünden kurtulmakta, hatta KDV borcu çıkmamışsa veya çıkan KDV borcu tecil edilmesi gereken KDV miktarından az ise aradaki farkı nakden veya mahsup suretiyle ihracatçıdan alamadığı KDV'nin tamamını Vergi Dairesinden alabilmektedir. Dolayıs ıyla üretici ve ihracatçılar fiyat rekabeti açısından korunmuş olmaktadır . Aslında, "mal ve hizmetlerin nihai tüketicilere tesliminde vergilendirilmesi" ilkesinin de bir gereği olan tecil-terkin müessesesiyle, hem malların nihai tüketicilere gerçek değeri ile ulaşması sağlanmakta hem de bahse konu ürünlerin çifte vergilernesi önlenmiş olmaktadır. Bu çalışma kapsamında , imalatçıların ihracatçılara ihraç kayıtlı teslimlerinde istisna uygulamasına yönelik önem arz eden hususlara ve tecil-terkin, iade edilecek 1 edilen vergilerin muhasebeleştirilmesine değinilecek olup, KDVK. Geçici-17'nci maddesine istinaden uygulanan "Dahilde işleme ve geçici kabul" rejimlerinde tecil-terkin uygulamasına değinilmeyecektir.

Açıklamasıİndir
Makale

Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.