Bu kapsamda ölüm iþ býrakma hükmünde olduðundan mirasçýlar, ilk olarak ölüm olayýný vergi dairesine bildirirler. Bununla birlikte Vergi Usul Kanunu'nun defter tutma, envanter çýkarma, kayýt nizarný gibi görevlerin yanýnda murisin ölüm tarihinden önce tamamlanan, ancak sonuçlarý henüz alýnmamýþ vergilendirme dönemi ile murisin ölüm tarihine kadar ki devreyi kapsayan "kýst" vergilendirme dönemine ait kar-zararýn tespiti ve dönem gelirlerinin beyaný, beyan üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilecek vergilerin zamanýnda ödenmesi; murisin saðlýðýnda tarh ve tahakkuk ettirilmiþ ancak kýsmen veya tamamen ödenmemiþ vergi borçlarýnýn ödenmesi, VUK'nun 148 ve müteakip maddelerinde düzenlenmiþ bulunan "bildirme" görevlerinin zamanýnda yerine getirilmesi gibi görevleri yaparlar. Bu yükümlülüklerin mirasý kabul eden mirasçýlarcayerine getirilmesi esas olmakla birlikte, ticariiþletmenin muris adýna faaliyetini sürdürmesi ancak yasal mirasçýlarýn belli olmamasý durumunda terekenin idaresi için atanmýþ olan kayyým tarafýndan yerine getiri lmesi gerekir.' Bununla birlikte mirasçýlardan her biri ölenin vergi borçlarýndan miras hisseleri nispetinde, ancak sýnýrsýz sorumlu olacaklardýr. Diðer taraftan; ölüm, murisin tahakkuk etmiþ ve/veya edecek vergi borçlarýna tes ir etmez iken Vergi Usul Kanunu'nun 372'nci madde gereðince kesilmiþ/kesilecek cezalarýný düþürmektedir. Mirasçýlarýn, ölenin vergilendirmeye ait ödevlerinden sorumlu tutulabilmeleri için mirasý kabul etmiþ olmalarý ya da kabul yerine geçen, intikal eden gayrimenkulün kiraya verilmesi ya da kirasýnýn tahsil edilmesi gibi bir tasarrufta bulunmalarý, diðer bir ifadeyle de mirasçýlar üç aylýk süre içinde mirasý reddetmemiþ bulunmalarý gerekmekted ir. Mirasýn reddi, Medeni Kanun'un 605. maddesindeki nedenlerle hükmen veya 606. maddesinde belirtilen üç ay içerisinde mirasçýlarýn talebi ile gerçekleþebilmektedir.

4721 Sayýlý Medeni Kanunda' "ölüm2 hali"nin herhangi bir tan ýmý yap ýlm am ý þ, ancak, Kanun'un 28'nci maddesinde "Kiþilik, çocuðun sað olarak tamamýyla doðduðu anda baþlar ve ölümle sona erer. Çocuk hak ehliyetini, sað doðmak koþuluyla, ana rahmine düþtüðü andan baþlayarak elde eder." denilmek suretiyle þa hsiyetininsana sýký sýký baðlý olduðu, doðum ile baþlay ýp ölümle son bulduðu aç ýk bir þekilde ifade edilerek, insanýn tam ve sað doðmak koþuluyl a þahsiyet sahibi olabi l eceð ini ve medeni haklardan yararlanab il eceði ni hükme baðlamýþtýr. Ölüm de doðum gi bi bir çok hukuki sonuçlarýn doðmasýna neden olmaktadýr. Ölüm halinde, ölen in vergi borçlarý mirasý reddetmemiþ mirasçýlara geçmektedir. Kanuni ve mansup mirasçýlar tarafýndan mirasýn reddedilmesi 3 halinde verg i alacaðýnýn terekeden a lýnamayan kýsmýnýn terkini gerekir. Zira bu durumda a l acak lý durumdaki vergi idaresinin hukuksal olarak baþvurabileceði kimse bulunmamaktadýr. Di ðer taraftan ölenin fiilinden doðan verg i ceza l ar ý ölümle ka lkmaktadýr. Bu cezalar ölenin mirasçýlara intikal eden, mal, hak ve t icari va rlý ð ýnd an a lýnam ad ý ð ý gibi mirasý reddetmemiþ mirasçýlarýn mal va rlýkl a rýndan da alýnmaz. Bu makalemizde ölüm o l ay ýnýn vergi alacaðýna ve cezas ýn a etkisi irdelenmiþtir.

Bilindiði üzere; ihracatýn teþviki amacýyla 3297 sayýlý kanunun 3'ncü maddesiyle 3065 sayýlý Katma Deðer Vergisi Kanunu'nun" Mal ve Hizmet ihracatý" baþlýklý 11 'nci maddesinin 1 'nci fýkrasýna (c) bendi ilave edilmiþ , yapýlan bu deðiþikle vergi mevzuatýna , ihraç edilmek þartýyla imalatçýlar tarafýndan yapý lan teslimlerde tecil-terkin sistemi dahil edilmiþtir . Bu sistemle ihracatçýlar bazý þartlarla KDV ödemeksizin mal tedarik edebilmekte ve KDV iadesi ile uðraþmaktan kýsmen kurtulmaktadýr. imalatçýlar ise teslim KDV'si kadar olan KDV borcunu faizsiz olarak tecil ettirmek suretiyle finansman yükünden kurtulmakta, hatta KDV borcu çýkmamýþsa veya çýkan KDV borcu tecil edilmesi gereken KDV miktarýndan az ise aradaki farký nakden veya mahsup suretiyle ihracatçýdan alamadýðý KDV'nin tamamýný Vergi Dairesinden alabilmektedir. Dolayýs ýyla üretici ve ihracatçýlar fiyat rekabeti açýsýndan korunmuþ olmaktadýr . Aslýnda, "mal ve hizmetlerin nihai tüketicilere tesliminde vergilendirilmesi" ilkesinin de bir gereði olan tecil-terkin müessesesiyle, hem mallarýn nihai tüketicilere gerçek deðeri ile ulaþmasý saðlanmakta hem de bahse konu ürünlerin çifte vergilernesi önlenmiþ olmaktadýr. Bu çalýþma kapsamýnda , imalatçýlarýn ihracatçýlara ihraç kayýtlý teslimlerinde istisna uygulamasýna yönelik önem arz eden hususlara ve tecil-terkin, iade edilecek 1 edilen vergilerin muhasebeleþtirilmesine deðinilecek olup, KDVK. Geçici-17'nci maddesine istinaden uygulanan "Dahilde iþleme ve geçici kabul" rejimlerinde tecil-terkin uygulamasýna deðinilmeyecektir.