2007 ortalarında ABD'de geri dönmeyen konut kredileri (mortgage) ile başlayan finansal sorunlar, finans kesiminin sofistike yapısı nedeniyle bir kurumdan diğerine aktarılarak büyümüş ve son olarak bankaların konut kredilerini satın alarak menkul kıymetleştirmeyi sağlayan iki dev kuruluş Freddie Mac ve Fannie Mae'nin devlet kontrolüne geçmesi ile yeni bir boyut kazanmıştır. Ardından ABD ve Avrupa'da ortaya çıkan banka iflasları ve finansal kurumların konsol idasyonu krizi küresel bir boyuta taşımıştır. ABD'nin yaşadığı finansal çöküş Dolar likiditesinin azalmasına ve ironik bir biçimde Dolar'ın Euro ve gelişmekte olan ülke paraları karşısında değer kazanmasına yol açmıştır. Finans alanındaki bu çöküş reel sektöre de yansımış, kar beklentileri hızla düşmüş, tüketimde belirgin bir azalma olmuş ve işsizlik oranları artmaya başlamıştır. Örneğin 2007'de ABD'de yüzde 4,6 olan işsizlik oranı 2009'da yüzde 6,9'a yükselmiştir. Mali sektörde yaşanan bu büyük kriz karşısında bir yandan düzenleyici denetleyici kuralların artırılması bir yandan da uygun para ve maliye politikaları ile krizin reel sektöre yansıması önlenmeye çalışılmıştır. Düzenleyici denetleyici faaliyetler, yeni yasaların çıkarılması, içerden öğrenenlerin ticareti (insider trading) gibi piyasanın kötüye kullanımı faaliyetlerinin kararlılıkla soruşturulması, finansal hizmet sunucularının lisans- lanması, müşterilerin ve yatırımcıların korunması ve şikâyetlerin ve ihbarların değerlendirilmesi gibi faaliyetleri içermektedir. Para politikaları genellikle faizlerin indirilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Maliye politikası tedbirleri ise çeşitli ülkelerde farklılıklar göstermekle birlikte genellikle kamu harcamalarının artırılması ve vergi oranlarının düşürülmesi şeklindedir. Bu çalışmamızda krize karşı oluşturulan maliye politikasının "vergi politikası" ayağının çeşitli ülkelerde nasıl uygulandığına değinilecektir.

Açıklamasıİndir
Makale

Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.