Ülkemizde özellikle Cumhuriyet dönemi ile birlikte, kadýnlarýn çalýþma hayatý içerisinde daha yaygýn ve yoðun biçimde yer alabilmeleri konusunda ekonomik, hukuki ve kültürel bir takým düzenlemeler yapýlarak kadýnlara çalýþma ortamý yaratýlmaya baþlanýlmýþtýr. Kadýnlar , çalýþarak ülkelerinin geliþmesine ve ailelerinin yaþam standartlarýnýn iyileþtirilmesine katkýda bulunmalarý gerekir. Kadýnlarýn ücretli olarak çalýþmasýnýn sonucu, üretime yaptýðý doðrudan katk ý, ülke ekonomisi üzerinde de olumlu etkiler ya ratmaktadýr. Çalýþan kadýnýn ücret geliri ile bir yönden ailesinin geçim düzeyini diðer yönden de üretime katýlarak ulusal gelirin oluþumuna katkýda bulunmasý toplumsal refahý ekonomik açýdan etkilernesi sebepleriyle konu devlet politikalarýnda yerini almýþ olmanýn yaný sýra , kalkýnma plan ve programiarýna da girmiþtir. Bugün bütün dünyada olduðu gibi, ülkemizde de toplumun kalkýnmasý için, toplumu oluþturan kadýn ve erkek, her iki cinsin de kalkýnma çabasýnda yerini almasý gerektiði kabul edilmiþtir.

Ýþyerleri nde 50 veya daha fazla iþçi çalýþtýran iþverenler , çalýþtýrdýklarý iþç i sayýs ý nýn yüzde 3'ü oranýnda özürlü , yüzde 3'ü oranýnda da eski hükümlü ve yüzde 2'si oranýnda terör maðduru çalýþtýrmak zorundadýrlar . iþverenlerin özürlü ve eski hükümlü çalýþtýrma yükümlülükleri 22.5.2003 tarih ve 4B57 Sayýlý iþ Kanununun 30'ncu maddesinde (Daha önce yürürlükte bulunan 1475 Sayýlý iþ Kanunu'nun da 25'nci maddesinde), terör maðduru çalýþtýrma yükümlülükleri ise 3713 sayýlý Terörle Mücadele Kanunu'na 4131 Sayýlý Kanun'la eklenen Ek:1 'nci maddesinde düzenlenmiþtir. Özürlü ve eski yükümlü çalýþtýrma yükümlülüðüne iliþkin hususlar ve bu zorunluluüa uyulmamasýnýn yaptýrýmýna aþaðýda deð i nilecek olup, terör maðduru çalýþtýrma yükümlülüðünü yerine getirmeyeniere uygulanacak para cezasý 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren 3 milyar 60 milyon liradan baþladýðý hususu hatýrlatmakla yetinilecektir.

Bilindiði üzere, 1980 sonrasýnda Dünyada uygulanan küreselleþme politikalarýnýn da etkisiyle finansal piyasalarýn liberalizasyonu, dünya ekonomisi üzerinde birçok olumlu etki yaratmasýna raðmen, bu süreç bazý maliyetleri ve para hareketlerinin olumsuz etkilerini de beraberinde getirmiþtir. Sermaye hareketleri üzerindeki sýnýrlamalarýn ve kontrollerin kaldýrýlmasý ve piyasalarýn deregülasyonu, uluslar arasý bir nitelik taþýyan karapara aklamayý da kolaylaþtýrmýþtýr. Diðer bir ifade ile karapara aklayýcýlarýnýn da küreselleþmesini saðlamýþtýr. Aklama sürecinden geçen karapara, yasal ekonominin temellerini çökerttiði gibi söz konusu ülkenin egemenlik ve güvenliðine de zarar vermektedir. Bu nedenle, karaparanýn bu ekonomik ve sosyopolitik etkileri dolayýsýyla bu kavram 1980' li yýllardan itibaren dünya kamuoyunun ilgisini çekmiþ, bu çerçevede yaklaþýk son yirmi yýllýk süreç içerisinde birçok ülke karaparaya yönelik yasalar çýkartmýþ, karapara aklarnayý suç saymýþtýr. Türkiye'de de 19 Kasým 1996 tarihinde 4208 Sayýlý Karaparanýn Aklanmasýnýn Önlenmesi Hakkýndaki Kanun yürürlüðe girmiþtir. 4208 Sayýlý Kanunda, yer alan öncül suç kavramýna rüþvet, devlet ihalelerine fesat karýþtýrma, bankalarýn içinin boþaltýlmasý gibi bir takým yolsuzluklarla ilgili bazý suçlar dahil edilmemiþtir. Bunlardan rüþvet, 2.1.2003 tarihinde çýkarýlan 4782 sayýlý Kanunla önce Türk Ceza Kanununda gerekli deðiþiklik yap ý lmak suretiyle bilahare 4208 sayýl ý kanun kapsamýna dahil edilmiþtir , dolayýsýyla rüþvet, öncül suç kapsamýna alýnmýþtýr.