Nakdi sermaye artışından kaynaklanan faiz
indirimi, sermayelerini nakit olarak artıran mükelleflere
tanınan bir haktır. Bu indirim, yıllık beyannamede
kurum kazancından indirilebilecek
bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçici
vergi uygulamasında ise, bu indirimin yalnızca
dördüncü geçici vergilendirme döneminde indirilmesine
izin verilmiştir. Bunun yanında kazanç
yetersizliği dolayısıyla yıllık beyannamede
indirilemeyen tutarların izleyen yıl içinde geçici
vergi beyannamelerinde indirim konusu yapılması
mümkündür. Ancak yapılan düzenleme ile
dördüncü geçici vergilendirme döneminin kaldırılması
sonrasında bu indirimin yılı içinde geçici
vergi beyannamesinde uygulama imkânı kalmamıştır.
Mükelleflerin nakdî sermaye artışından
kaynaklanan faiz indirimini yılı içinde geçici vergi dönemlerinde uygulayamaması, bir bakıma geçici
vergi dönemlerinde yüksek vergi ödemesi
anlamına gelmektedir. ‘Paranın zaman değeri’
ile ‘enflasyon’ kavramları perspektifinden bakıldığında
mükelleflerin geçici vergi dönemlerinde
yüksek ödedikleri vergi tutarının, ödeme tarihindeki
reel değeri ile bu tutarın mahsup edildiği
tarihteki reel değerinin farklı olduğu dikkat
çekmektedir. Hesap döneminin tamamını kapsayan
yıllık beyanname üzerinden yapılmasına izin
verilen bir indirimin, aynı yılın belirli dönemlerini
kapsayan geçici vergi beyannameleri üzerinden
yapılmasına izin verilmemesini hukuk devleti ilkesine
ve hakkaniyete uygun görmüyoruz. Bu
yüzden yapılacak düzenleme ile nakdî sermaye
artışından kaynaklanan faiz indiriminin tüm geçici
vergilendirme dönemlerinde yapılmasının sağlanmasını
öneriyoruz.
Anahtar Kelimeler: Nakdi Sermaye Artırımı,
Vergisel Teşvikler, Geçici Vergi, Hukuk Devleti,
Vergilerin Kanuniliği İlkesi
JEL Sınıflandırma Kodları: F32, G32, H20,
K34
Abonelik veya Satın Alma Gerekiyor!
Bu makalenin devamını okuyabilmek için giriş yapmanız, satın almanız veya abone olmanız gerekmektedir.