Uçuş ve dalış tazminatlarına ilişkin istisna hükmü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Teşvik İkramiye ve Mükafatlar" başlıklı 29. maddesinin 2. bendinde geçmektedir. Kanun koyucu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda öncelikle muafiyet ve istisnaları hükümlerine yer vererek daha sonra gelirin ve vergilendirmenin unsurlarını koymuştur. Bu durumdan kanun koyucunun muafiyet ve istisna hükümlerine ne denli önem verdiğini ve adaletli bir vergilendirmenin sağlanması için bu muafiyet ve istisna hükümlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Bilindiği üzere tüm kanunlarda olduğu gibi vergi kanunlarında da sık rastlanılan uyuşmazlıklar söz konusudur. Her ne kadar kanunda madde açık bir şekilde yazılmış gibi görünse de idare ve mükellefler arasında yorum farkından ötürü bazen çok ciddi uyuşmazlık yaşanmaktadır. Mevzuatın yorumlanmasındaki problemler zaman içinde ortaya çıkarak bu problemler ya idari yolla ya da yargı yoluyla çözüm bulmaktadır. Yargı kararlarının idare lehine olduğu durumlarda idare tarafından yapılacak herhangi bir işlem yoktur. Ancak yargı kararlarının aleyhine olduğu durumlarda ise idare, ya kendi düzenleyici işlemleriyle ya da kanunsal değişikliklerle bu gibi uyuşmazlıkların tekrar tekrar ortaya çıkmasını engellemektedir. Bu sebeple vergi kanunlarında çok fazla değişiklik yapılarak kanun metinlerini daha iyi anlaşılması amaçlamaktadır. Uçuş ve dalış tazminatları mükellef ve idare arasındaki uyuşmazlıklara konu olan bir madde hükmüdür. Bu makalede öncelikle konunun anlaşılması açısından madde hükmüne ilişkin yasal düzenlemeler ele alınarak, yaşanan uyuşmazlıklar dile getirilmiş ve 5766 sayılı kanun ile yapılan değişiklik sonrası mevcut durum açıklanmıştır.

Açıklamasıİndir
Makale

Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.