Günümüzde gümrük vergileri genellikle ithalattan alınır haldedir. Bu verginin uygulanmasında advalorem (değer) veya spesifik (miktar) vergileme esas alınabilmekte ya da her iki yöntem karma olarak kullanılabilmektedir.
Malın fiziki birimi (miktarı) vergilerneye esas alınıyorsa spesifik, değeri (kıymeti) üzerinden belli bir oranda vergi alınıyorsa advalorem vergileme söz konusudur. Malın miktarı üzerinden alındığı için objektif kıstaslara dayandığından uygulaması kolay olan spesifik vergiler, malın kıymet ve fiyatını kavrayamadığından vergide adalet ilkesi ile bağdaşmazlar. Buna karşın advalorem vergiler malın kıymeti (değeri) üzerinden alındığından vergi adaletine daha yakın, kalite ve fiyat farkını kavrayabilen bir yapıdadır . Ancak advalorem vergilerin bu üstünlüğü yanında bazı güçlükleri de söz konusudur. Bu uygulama için her şeyden önce malın değerinin (kıymetinin) belirlenmesi gerekir. ithal malları üretildiği fabrikada, satış mahallinde, sınırdan girdiği anda farklı farklı fiyatlara bürünür. Verginin uygulanması hangi fiyat esas alınarak yapılacak, vergi matrahını malın ne zamanki kıymeti oluşturacak sorusu gündeme gelmektedir. Bu konuda bir çok şekli olmakla birlikte genellikle F.O.B. (Free on
board: güvertede teslim) ve C.I.F. (Cost, ınsurance and freight: maliyet, sigorta, navlun) fiyatlar esas alınarak vergi alınması yoluna gidilmektedir.
Makaleyi PDF olarak indirebilirsiniz.